10 Ekim 2012 Çarşamba 13:13
Isparta
Ancak canlı yayınlanan programa aykırı sorular geldikçe, aykırı soruları geçiştirdiniz. Bu programı o kadar çok beğendiniz ki tekrar tekrar yayınlattınız. Herhalde belediye başkanlık dönemlerinizdeki en rahat ve en güzel programınız buydu. Oysa ne yazık ki, dışarıdan bakılınca şehrimiz hiç de sizin gördüğünüz gibi güllük gülistanlık değil.
Dün bir asker arkadaşım geldi. Yana yakıla yardım istedi. Eski paşamız gitti. Yenisi geldi. Her ikisi de yaklaşık iki yıldır hassaten şahsınızdan rica etmelerine rağmen subay lojmanlarının içi bir türlü asfaltlanmadı. Ama ne zaman güneydoğuda bir şehit olsa sürekli milliyetçilik argümanını profesyonel şekilde ajite ederek ordumuzun emrindeyiz teranelerini tekrarlamaktan geri kalmıyorsunuz.
Dün bir asker arkadaşım geldi. Yana yakıla yardım istedi. Eski paşamız gitti. Yenisi geldi. Her ikisi de yaklaşık iki yıldır hassaten şahsınızdan rica etmelerine rağmen subay lojmanlarının içi bir türlü asfaltlanmadı. Ama ne zaman güneydoğuda bir şehit olsa sürekli milliyetçilik argümanını profesyonel şekilde ajite ederek ordumuzun emrindeyiz teranelerini tekrarlamaktan geri kalmıyorsunuz.
M. Tönge’de DSİ’ye arazi teslimi yapılmıyor. Yarım saatlik bir sağnak yağışta TIP Fakültesi ve Mehmet TÖNGE mahallemiz sulara teslim oldu. Hemen basın önüne çıktınız ve suçu merkezi iktidara ve DSİ’ye yüklediniz. Sandınız ki, sadece siz konuşacaksınız, karşı taraf da suçu kabul edecek. Oysa ki, en az sizin kadar biz de bu şehri seviyoruz. Halkımıza hizmet ettikçe mutlu oluyoruz. DSİ Bölge müdürümüz basına olayın iç yüzünü anlatınca yani yaklaşık iki yıldır kamulaştırma yapmayarak yer teslimi için yapılan yazışmalara olumlu cevap vermediğiniz için bu afetleri yaşadığımızı, yer tesliminin yapılmasını ve tekrar olumsuzluklar yaşanmaması için bundan ders almamız gerektiği konusunda sizden en ufak bir cevap çıkmadı. Suçluluk psikoloji ile mahallemize giderek mağdur vatandaşlarımıza biriket dağıtarak suçunuzu örtmeye çalıştınız. Ben şu anda daha çok korkar oldum. Acaba nerde, ne zaman yetkililerimizin ihmalleri nedeniyle, zamanında gerekli tedbirleri almadıklarından dolayı başımıza daha başka neler gelecek? Allah korusun. Senirkent afetinden sonra eski Cumhurbaşkanımız Süleyman DEMİREL bey “yıkılanı yapar, bozulanı onarırız. Ama ne yazık ki, gideni getiremeyiz”, diyerek acizliğini ifade ederken giden dört canın vebalini omuzlarında hissettiğini ifade etmişti. Dilerim aynı sözleri hiçbir zaman ne siz ne de biz söylemek zorunda kalmayız. Çünkü bunun hesabını hiçbir zaman ödeyemeyiz.
İmar komisyonumuz ilk defa bu ay meclisimize hiçbir karar sunamadı. Gerekçe olarak da komisyon başkanımız “sizin personelinizle sürekli toplantı halinde olmanızdan dolayı, gerekli katkıyı alamadıklarından dolayı” toplanamadıklarını beyan ettiler. Bildiğim kadarıyla komisyonun toplanması için memur personelin olmasına gerek yok. İhtiyaç duyulduğunda çağırılırlar. Acaba imar komisyon başkanı bilmediğimiz başka şartlardan dolayı mı komisyonu toplamadı? Sizin bir dahliniz mi oldu? Zaten halkımızda imardan iş çıkmadığı, işlerin sürekli ötelendiği noktasında şikayetler alınıyordu. Oysa başkan olarak emir vererek, yaklaşan kış sezonu öncesi halkımızın inşaat noktasında gerekli çalışmaları yapabilmesi için gerekli katkıyı ve kolaylığı sağlasaydınız ne kadar iyi olurdu. Bunca maddi ve manevi kayba hayıflanmamak elde değil maalesef. Ayrıca bakıyorum siz bu türlü toplumun bütün katmanlarını ilgilendiren birinci dereceden elzem olan konularla ilgilenmek yerine yakınlarınıza gerekli kolaylığı sağlamayan personelinizle ilgileniyorsunuz. Ve her personel değişikliğinde tepkilerden çekindiğinizden midir nedendir, yurt dışında oluyorsunuz.
Sizden önceki belediye başkanını sürekli kendi çevresine taraf olma, çıkar sağlama ile itham ediyorsunuz. Ama 200 bin insanın gözü önünde kendi partinize, belediye mülkünü yasal olmayan şartlarla kullandırarak “ben yapınca doğru, başkaları yapınca yanlış” demekten geri kalmıyorsunuz. MHP İl Başkanlığı binasını 600.000 liraya satışa çıkarıyorsunuz, içine 500.000 lira tefrişat yapıyorsunuz. Burayı nasıl olsa benden başkası kullanamaz, satın alamaz diye. Halbuki sessiz çoğunluk sizi sessizce takip ediyor. Biliyorsunuz bu çoğunluk tepkisini daima sessizce verir.
Festivalde çoğunluğu görünce “Allah beni seviyor ki, halkım da beni seviyor” hazzını bizlerle paylaşmıştınız. Ama biz sizin halkınızı aynı karşılıkla sevdiğiniz noktasında endişeliyiz. Şöyleki, koskoca yaz mevsimi geçti. Alınan erken seçim kararıyla birlikte üç yıldır yatarken bir anda tribünlere oynayarak sizce en güzel görüntü olan yüz yıllık (!) asfalt operasyonuna giriştiniz. Halkımız da bunu takdirle temaşa ediyor! Esnafımıza kininiz mi var, garazınız mı var bilemedim. Kafeler Caddesini üniversitemizin açıldığı ve asker yemin töreninin olduğu günlerde bakıma aldınız. Kafeler bölgesindeki kendi müşterilerimden “bu ay neden tüp almadıklarını” sorduğumda “abi, sağolsun belediye başkanımız bize iyilik ediyorum diye ekmeğimizle oynadı, yollar kapalı, müşteriler yok, çoğu zaman ben de dükkanımı açmıyorum. Yahu başkanımızın hiç mi danışmanı, yol göstereni yok. Buranın bu günlerde yapılmayacağını düşünemiyor mu?” şeklinde cevaplar aldım. Şehir merkezini yaz mevsiminde sezon boşluğunda yapsaydınız, dış mahalleleri daha sonra yapsaydınız bu mümkün değil miydi? Bunu göremiyor musunuz?
Ben meclis üyesi olarak, vatandaşımın bana ulaştırdıklarını kamuoyu önünde sizinle paylaşıyorum. Değerlendirmesi size kalmış. Saygılarımla…