Gerontologlar Derneği Başkanı Öğr.Gör.Uzm.Gerontolog Faruk Yaşar Gürdal açıklamasında; Bilgeliğin ana ilkesi bozulmuş düzeni onarmak değil,var olan düzeni korumaktır. Bir hastalığı ortaya çıktıktan sonra iyileştirmeye çalışmak,susadıktan sonra su kuyusu kazmak yada savaş başladıktan sonra silah üretimine başlamak gibidir.( NEI JING,M.Ö.2.Y.Y)
Dünya ve Türkiye nüfusunun yaşlanması, bilhassa gelişmiş ülkelerde yaşlıların nüfus içerisindeki yoğunluğu konusu bir çok kez gündeme gelmektedir. Türkiye ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanımına göre 9,4%’lük 65 yaş ve üzeri nüfusuyla 2021 yılı itibariyle yaşlı bir ülke konumuna hızlı ve sessiz bir şekilde ilerlemektedir. Bunların yanında yaşlılık ve yaşlanmaya ilişkin gelişmeler sadece yaşlı nüfusu ilgilendiren meseleler olarak düşünülemez.
Yaşlanma bireyin tüm yaşam sürecine tekabül ederken, yaşlılık ise beraberinde getirebileceği sorunlar ile tüm nüfusu ilgilendiren bir mefhumdur. Bununla ilgili çalışmalar devlet otoritelerimiz tarafından sürekli tahlil edilmekte, fakat halihazırda uygulama ve politika bağlamında değerlendirilmemektedir. Türkiye, yaşlı nüfusa ve yaşlanan nüfusa hazırlıklı olmak için geç kalmaktadır. Zira, bu konu sonu olan bir mesele değil, aksine sorunlarına müdahale edilmediği takdirde daha da katmerli hale getiren bir meseledir.
Gelelim bu gün sizlere anlatacak olduğum gerontoloji bilimine. Yaşlanma ve yaşlılığın bilimi anlamına gelen gerontoloji bilimi ilk defa 1903’te Tıp dalında Nobel Ödülü alan Rus asıllı bilim adamı IljaMetschnikow (İlyaMeçnikov) kullanmıştır.
1930’lu yıllardan beri ABD ve Avrupa’da anabilimdalı olarak çeşitli üniversitelerde okutulan gerontoloji bilimi,ülkemizde henüz 2006 yılına dayanan geçmişi ile oldukça genç bir bilim dalıdır. Akdeniz Üniversitesinde 2006 yılında Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından kurulan gerontoloji bölümü 2009 yılında ilk öğrencilerini yüksek öğrenime almış ve 2013 yılında Türkiye’nin ilk gerontologları ülkenin hızla yaşlanan gurubuna hizmet etmek için mezun olmuştur.
Gerontoloji disiplininin ilk mezunlarından biri olarak şahsım ve bazı meslektaşlarım ile birlikte 2016 yılında mesleğimizi tanıtmak ve daha ilerilere götürmek için Gerontologlar Derneğini kurarak çalışmalarımızı aktif bir şekilde sürdürmekteyiz.
GERONTOLOG NE İŞ YAPAR, NERELERDE ÇALIŞIR ?
Gerontolog tabiri caize yaşlı ve yalanmanın olduğu her yerde gerek geriatrik hastalıklar ve bakım verenlere gerekli bakım desteklerini, gerekse sağlıklı aktif yaşlılar ile psikososyal süreci yaşlı birey ile birlikte planlayarak kaliteli bir yaşam sürmesine destek olur.
Özellikle toplumumuzun Alzheimer hastalıklarına karşı yeteli bilgiye sahip olmaması ve tıbbi olarak bakımda karşılaşılan güçlük o ailede bazı sendromlara sebep olmaktadır, burada da gerontologlar bu süreci aileyle birlikte en aktif şekilde atlatmak için var olan bir bilim dalıdır.
Gerontologlar huzurevlerinde, engelli bakım merkezlerinde, gündüz bakım merkezlerinde, hastanelerde, üniversitelerde, yerel yönetimlerde ve merkezi yönetimde çalışmaktadırlar.
Doğurganlığın azaldığı, insan ömrünün uzadığı ve yaşlı bir toplumun hızla geldiğini hem istatistiksek olarak hem de niteliksel olarak görebilmekteyiz ancak bunun tam olarak dikkate alınmadığını da bilmekteyiz.
Toplumsal yaşlanmanın varlığını dikkate almamalarının sebebi ve gerekçesi, genellikle nüfusun artmaya devam etmesidir. Bu, yaşlıların çoğalmasına rağmen, geriden genç kuşakların geldiği ve bu yüzden toplumsal yaşlanmanın önemli olmadığı inancının ayakta kalmasını sağlamaktadır. Türkiye’nin nüfusu gerçekten bir taraftan yaşlanırken, diğer taraftan da çoğalmaktadır.
Ancak; yaşlıların çoğaldığı dünyada Türkiye hangi yolu seçeceğine karar verdi mi? Çok şey bilen ünlü bir filozofun hiçbir şey bilmediği soncuna vardığı gibi ve biz de bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Türkiye en kısa zamanda bu soruya cevap vermelidir. Çünkü demografik değişimler bunu zorunlu kılmaktadır. Bu cevabın verilmesine Gerontolojinin de desteğini dikkate alması Türkiye’nin yararına olacaktır(Tufan,2016).
Bu ne simdi
19 Eylül 2021 Pazar 13:56Kısaca bla bla bla