5 bin yıllık tarihi ile dünyada adından söz ettiren Yalvaç ilçesinde bulunan, Pisidia medeniyetinin başkenti Antiokheia antik kenti yeniden gün yüzüne çıkıyor. Roma döneminde 100 bin kişinin yaşadığı kent, Pavlus’un Anadolu’ya yaptığı uzun yolculuğun son durağı ve Hristiyanlığın dünyaya yayıldığı yer olarak kabul ediliyor. Her yıl 40 bin Hristiyan, Pavlus’un tarihi vaazını verdiği kilisede hacı oluyor.
Türkiye'nin herhangi bir bölgesinde yolculuk yaparken karşınıza kahverengi bir yol tabelası çıkar. Bu tabelalar genellikle sizi bir antik kente yönlendirir. Çok acil bir işim yoksa yolumu değiştirir mutlaka bu antik şehirleri ziyaret ederim.
Birkaç ziyaretten sonra tüm antik şehirlerin tapınak, tiyatro, hamam ve pazar yerinden ibaret olduğunu düşünebilirsiniz. Aslında antik şehirleri gezmek sadece taş yapılara bakmak değildir. İnsanlığın tarihine, kültürüne, uygarlıkların yükseliş ve çöküşüne tanıklık etmektir. Antik şehirler yaşadığımız coğrafyanın kültürel mirasını da görmemizi sağlar.
Kuran'da "Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmek üzere yeryüzünde hiç mi dolaşmadılar?" (47/10) ayetinde bildirildiği gibi bu şehirleri gezip görmenin insanlar için ibret verici yönü de var.
Bu motivasyonla başta Ege ve Akdeniz olmak üzere Türkiye'nin birçok bölgesindeki antik kentleri konunun uzmanlarının rehberliğinde gezme imkanı buldum. Son durağım Isparta'nın Yalvaç ilçesindeki Pisidia Antiokheia Antik Kenti oldu. Bu gezide bana 13 yıldır Pisidia kazılarında görev yapan arkeolog Habibe Uğuz eşlik etti. Hazırsanız başlayalım.
YALVAÇ'TA BİR GÜNDE 5 BİN YIL
Özel bir işiniz yoksa Isparta'nın Yalvaç ilçesine hiç yolunuz düşmemiştir. Bunun birkaç sebebi var. Isparta'ya 100 kilometre uzaklıktadır. Şehirlararası ana yolların dışında kalır. Havalimanına çok uzaktır. İçinde Pisidia Antiokheia kenti gibi önemli bir tarihi mirası barındırmasına rağmen tanıtım eksikliği vardır. Ayrıca bölgedeki diğer alternatiflerin yanında hep ikinci planda kalmıştır.
Bugün birçok insanın çok az bilgi sahibi olduğu Yalvaç, bir zamanlar Pisidia medeniyetinin başkentiydi. 5 bin yıllık tarihin izlerinin taşıyan kent, Antiokhos tarafından İ.Ö 275 tarihinde Seleukos İmparatorluğu'nun sınırlarını korumak amacıyla kuruldu. Antiokheia kentinin dağlık ve bağımsız yapısı nedeniyle Pisidia halkı için güvenilir bir bölgeydi.
Roma döneminde İmparator Augustus tarafından askeri koloni statüsü verildi. Roma vatandaşlığı verilen bazı askerler kente yerleştirildi. Pisidia Antiokheia kentinin mimarisi de bu dönemde gelişti. Tapınaklar, yollar ve tiyatro inşa edildi.
PAVLUS PİSİDİA'YA GELİYOR
Hristiyanlık tarihine biraz meraklıysanız Pavlus'un adını mutlaka duymuşsunuzdur. Tarsuslu Saul olarak da bilinen bu kişi, Şam yolculuğu sırasında bir vizyon görür. Hz. İsa'yı gördüğünü ve görme kabiliyetini kaybettiğini söyleyen Pavlus, Şam'da şifaya kavuşur. Anlatılan bu hikaye gerçek mi değil mi bilinmez ama hızla yayılır ve insanları ikna etmeyi başarır. Hristiyanlığın müstakil bir din haline gelmesinde en önemli rolü üstlenen Pavlus, kısa sürede bu dinin ikinci kurucusu olarak kabul edilir.
İncil'de Pavlus'un Kudüs'ten ayrılarak Anadolu'ya yaptığı yolculuklardan geniş olarak bahsedilir. Anadolu'yu 3 kez dolaşan Pavlus, bu yolculukların hepsinde Yalvaç'a yani Pisidia Antiokheia'ya uğrar. Pavlus ve yanındakiler önce şehir tapınağına giderek etkili bir vaaz verir. Bu vaaz İncil'de Elçilerin İşleri'nde ayrıntılı anlatılır. Başlangıçta halk bu vaazı olumlu karşılar. Ancak Yahudi önderlerin Pavlus ve yanındakilere tepkisi sert olur. "Bu tepki üzerine Pavlus şu tarihi cümleyi kurar: Siz gerçekleri reddediyor ve kendinizi ebedi yaşama layık görmüyorsunuz. Bu yüzden şimdi putperestlere yöneliyoruz."
O gece Pavlus ve arkadaşlarının sözleri kentte büyük ilgi görmüştür. İlk Hristiyan cemaat de o gün kurulur. Antiokheia'dan ayrılan Pavlus, Hristiyanlığı putperestlere anlatmak için dördüncü ve son yolculuğunu Roma'ya yapar. Ve pagan bir İmparator olan Nero tarafından Roma'da başı kesilerek öldürüldü.
TARİH GÜN YÜZÜNE ÇIKARILIYOR
Pavlus'un ölümünden sonra Antiokheia kenti bir cazibe merkezi haline geldi. 6. Yüzyılda giderek önemini yitirdi ve tarih sahnesinden silindi
2 bin yıl önce 100 bin nüfusun yaşadığı Pisidia Antiokheia antik kentinin modern anlamdaki keşfi 19. yüzyılın sonlarına dayanıyor. İngiliz seyyah Francis Arundell, İncil'de geçen bu kutsal alanın yerini araştırmak için Yalvaç'a geldiği bilinmektedir.
Bölgedeki ilk kazı çalışması 1914'te ABD Michigan Üniversitesi tarafından başlatılmıştır. 1914-1924 yılları arasında surların geçtiği bölgeler tamamen belirlenmiş. 1960'lı yıllarda Türk arkeologlar tarafından yürütülen sistemli ilk kazılar başlamıştır. 1982'den itibaren kazılar daha da yoğunlaşmış ve Yalvaç Müzesi ile koordineli olarak yürütülmüştür.
2008'de Prof. Mehmet Özhanlı ve ekibi tarafından başlatılan kazı çalışmaları günümüze kadar aralıksız olarak devam etmektedir. Yapılan çalışmalarda batıdaki şehrin ana giriş kapısı ortaya çıkarılmış. Şehrin kuzeyinde Su Kemerleri, Nympheum, Hamam, Palestra gibi yapıların kalıntıları mevcuttur. Merkezde Tiyatro, Tiberius Alanı, Propylon ve Augustus Tapınağı alanı yer almaktadır.
Ayrıca Tiberius alanının yakınında bir Bizans kilisesinin kalıntıları ile batıda bir bazilika kalıntısı bulunmaktadır. Kentin su kemerleri kuzeydoğu yönünde kısmen ayakta görülebilmektedir.
Kazı çalışmaları günümüzde yılın 12 ayı 75 kişilik bir ekiple devam ediyor. Antiokheia'da yapılan arkeolojik araştırmalardan ve diğer bölgelerden gelen eserler 1966 yılında açılan Yalvaç Müzesi'nde sergilenmektedir.
ANTİOKHEIA'DA 40 BİN KİŞİ HACI OLDU
Aziz Paulus'un ziyaret edip Hristiyanlığı yaydığı yerler hac merkezi kabul edilmektedir. Bu nedenle Pisidia Antiokheia'da bulunan St. Paul Kilisesi de hac merkezilerinden biridir. 2024 yılında 40 bin kişinin hacı olmak için Yalvaç'a geldiği açıklandı.
YALVAÇ'IN GÖBEKLİTEPE'Sİ: MEN TAPINAĞI
Antiokheia antik şehrini dolaşırken bize eşlik eden arkeolog Habibe Uğuz, 1600 metre yükseklikteki Men Tapınağı'ndan bahsetti. Aracımızla zor bir tırmanışın ardından tapınağa ulaştık. Eski inanışlardan Ay Tanrısı Men adına yapılmış bir tapınak etrafında toplanmış yapılardan oluşan bir alan burası. Men inanışının 6 bin yıllık geçmişi var. Gücünü aydan alarak insanlara şifa dağıtıldığına inanılmış.
Yüzyıllar boyu paganizmin hac merkezi olarak kabul edilmiş. O dönemde Vatikan'a benzer bir konuma sahip. Aniokheia Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özhanlı'ya göre "Şanlıurfa için Göbeklitepe ne ise Isparta için Men Tapınağı da odur."
Burada manzara muhteşem. Eğirdir gölünü bile görebiliyorsunuz. Hikayesi de ilginç. İlk kez bir çoban keşfediyor. Antiokheia'da çalışma yapan arkeologlar bu tapınakta ilk kazıları yapıyor. Yol çalışması tamamlandığında Tapınak ve etrafındaki Pagan mabedleri bütün dünyadaki tarih meraklılarının ziyaretine açılacak.
PAVLUS YOLU SÜCÜLLÜ'DEN GEÇİYOR
Yalvaç'ın 5 km batısındaki Sücüllü köyünün tarihi, Deliktaş Camii'ndeki kitabe kaynak gösterilerek 1176'daki Miryokefalon Savaşı'na dayandırılmaktadır. Ancak arkeolojik araştırmalar Sücüllü'nün tarihinin çok daha eskilere uzandığını ortaya koymuştur. Pisidia Antiokheia antik kentinin 100 bin civarındaki nüfusu bölgenin çok geniş bir kesimine yayılmıştır. Antiokheia'ya ait olarak ortaya çıkarılan 13 kaya mezardan biri antik kentin Sücüllü köyündedir. Ayrıca Akyar mevkiinde Sücüllü Höyük adlandırılan bir yerleşim bölgesinin izlerine rastlanmıştır. Yerli ve yabancı binlerce doğaseverin yolu Sücüllü'den geçmektedir. Sücülü yolu olarak bilinen yürüyüş parkuru, Hristiyan hacıların kullandığı 40 kilometrelik Aziz Pavlus yolu üzerindedir. Sücüllü köyünden gelen işçiler uzun yıllardır Antiokheia antik kentindeki kazı çalışmasında görev almaktadır.
PİSİDİA'NIN GÖLGESİNDE BİR HAZİNE: YALVAÇ MÜZESİ
Dışarıdan baktığınızda size çok sadece ve mütevazı bir yapı gibi gelebilir. Ancak Yalvaç Müzesi'nin içine girdiğinizde binlerce yıllık medeniyetlerin gölgesi üzerinize düşer. 1966 yılında açılan bu müzede Antiokheia'dan çıkan her heykel, her sikke, her toprak kap; bir zamanlar burada yaşayan insanların gündelik hayatına, inançlarına, hatta korkularına dair ipuçları sunuyor.
Müze dört ana bölümden oluşuyor: Taş Eserler Salonu, Arkeolojik Eserler, Etnografya Salonu ve bahçedeki açık sergi alanı. Bahçede yürürken, yan yana dizilmiş lahitler, mezar stelleri ve sunak taşları arasında gezinirken adımlarınız yavaşlıyor. Her taş, geçmişten bugüne gönderilmiş bir mektup sanki.
'SAKİN ŞEHİR' YALVAÇ
Antiokheia'dan bu kadar bahsettikten sonra Yalvaç'ı unutursak haksızlık etmiş oluruz. Isparta iline bağlı şirin bir ilçe olan Yalvaç, göller bölgesine kıyısı bulunan ilçelerden. Yalvaç'ın bir de önemli özelliği var: Merkezi İtalya'da Cittaslow (Sakin Şehir) Genel Kurulu, sık sık toplanarak dünyanın çeşitli coğrafyalarında bulunan sakin şehirleri seçiyor. Bu birliğe girebilmek için 59 kıstas var. Nüfusu 50 binden az olması, bireylerin birbiriyle doğru iletişim kurabildilmesi, doğaya ve geleneklere sahip çıkabilmesi ve alt yapısını tamamlaması bu kritirlerden bazıları. Yerel kimliklerini ve kültürlerini koruyarak bu birlik içerisinde yeralmak isteyen şehirler başvuruda bulunuyor. Bu kriterleri yerine getiren Yalvaç, 2012 yılında Sakin Şehir Sertifikası almaya hak kazandı.
YALVAÇ'TA YAPILACAK 10 ŞEY
Yazımın başında da söylediğim gibi Yalvaç yolunuzun düşebileceği bir yer değil. Hiçbir anayol üzerinde yeralmıyor. Pisidia Antiokheia'da ve Yalvaç Müzesi'nde gezdikten sonra hemen Yalvaç'ı terkederseniz hem vaktinize yazık edersiniz hem de bu güzel ilçeye haksızlık etmiş olursunuz.
Peki Yalvaç'ta yapalım? Çok gelip gidemesem de bir Yalvaçlı olarak 10 maddede sıraladım:
1-Yalvaç'ın tarihi mekanları antik şehirden ibaret değil. Kaya mezarları, eski deri fabrikası, tarihi hamamı, kitabeli çeşmeleri ile kendinize uzun bir gezi rotası çıkarabilirsiniz.
2-Hoyran gölünden bir gün geçirin. Hava güzelse plajında kendinizi serin sulara bırakın. Hatta Tırtar köyündeki balıkçılardan bir tatlısu levreği alıp mangalda pişirebilirsiniz.
3-Yalvaç mutfağı önemlidir. Keşkek, su böreği, Yalvaç güllacı, hamursuz
ve yufka ekmeği favorilerim. Etli ekmeği ise Konya ile yarışır.
4-Yüzyılardır ekonomik hayatın ve toplumsal buluşmaların merkezi olan Yalvaç pazarında alışveriş yapmadan ilçeden ayrılmayın. Yalvaç'taki kültürel çeşitliliği burada görebilirsiniz. Yoğurdu ve kaymağı meşhurdur.
5-Geçtiğimiz yüzyılın izlerini taşıyan tarihi Yalvaç evleri ve özelikle Traşzade Konağı gerçekten görülmeye değer. Anlatan Meydanı'nda Yalvaç tarihinin tüm detaylarını öğrenebilirsiniz.
6-Gölgesi altında 7 çay bahçesini koruma altına alan anıt eser Çınaraltı'nda mutlaka bir çay için. Hakkında birçok efsaneler bulunan 800 yıllık bu ağaç, Yalvaç'ın simgesi ve kültürel hayatın adeta kalbi olarak görülüyor.
7-İlçenin en önemli tarihi simgelerinden biri olan Devlethan Cami ve mimarisiyle anıtsal bir duruş sergileyen Yeni Camii görülmeye değer. Bu camiler dönemin inanç, yaşam ve sanat tarzını anlatıyor.
8-Yüzyıllardır Yalvaç'ın su kaynağı olan Su Çıktığı mevkii, inanılmaz doğasıyla bölge halkı için aynı zamanda muhteşem bir mesire yeri.
9-Geçmişte baharın müjdecisi olan hıdırellez bayramının kutlandığı, doğa yürüyüşlerinin yapıldığı Hıdırlık tepesinde bir kahve için. Manzarasıyla sizi hayran bırakacaktır.
10-Yalvaç'ın binlerce yıllık tarihin izlerini taşıyan, gelenekleri ve mimarisiyle tarihe tanıklık eden 37 köyü var. Hepsini ziyaret etmeniz elbette mümkün değil ama bir gününüzü birkaç Yalvaç köyüne ayırabilirsiniz.
İSA TATLICAN
İskender GÜÇLÜ
15 Haziran 2025 Pazar 16:46Güzel bir yazı olmuş teşekkürler ancak Yalvaç sığmaz bu kadar anlatıma 86-2003 yıllarında görev yaptım bir o kadar daha görev yapmış olmayı çok isterdim