2025’te üniversiteli olmak isteyen gençler, geçtiğimiz ay üniversite sınavına girdiler. 1 Ağustos’tan itibaren tercih çalışması yapan gençlerimizin önemli bir bölümünün kafası karışık. Doğru tercihin en az sınav başarısı kadar önem taşıdığına dikkat çekilerek, sınavların tamamlanmasından sonra gençlerin ve ailelerinin iyi bir inceleme çalışması yapması tavsiye edildi.
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yalvaç Meslek Yüksekokulu öğretim elemanı Dr. Öğr. Üyesi Bülent ÖZGÜL, tercihlere hazırlanan gençlerin yönlendirilmesinde mesleklerle ilgili bilgilenmenin önemine dikkat çekerek şu tavsiyelerde bulundu:
“Üniversite sınav maratonu sona erdi. Şimdi binlerce genç, hayatlarını doğrudan etkileyecek bir başka zorlu sürecin eşiğinde: Tercih dönemi. Kimi puanına göre kimi hayaline göre kimi ailesinin yönlendirmesiyle tercih yapıyor. Ancak çoğu zaman gözden kaçan önemli bir gerçek var: Üniversite tercihi yalnızca bir “okul seçimi” değil, aynı zamanda bir “gelecek planlamasıdır”.
Bir öğrencinin hangi bölümü okuyacağı, ileride nasıl bir meslek yapacağı ve bu eğitimi hangi şehirde alacağı birbiriyle doğrudan bağlantılı üç temel karar alanıdır. Bu kararlar, gençlerin sadece 4-5 yılını değil, hayatının en verimli dönemlerini şekillendirir. Bu nedenle tercih sürecinde yalnızca puan değil; ilgi, yetenek, beklenti, yaşam tarzı ve gelecek vizyonu da dikkate alınmalıdır.
Her şeyden önce, gençler kendilerini tanımalı. Hangi alanlarda başarılı olduklarını, neleri yapmaktan keyif aldıklarını, hangi ortamlarda daha üretken olduklarını sorgulamalıdırlar. Örneğin, iletişim yönü kuvvetli, insanlarla çalışmaktan hoşlanan biri için psikoloji, sosyal hizmet ya da halkla ilişkiler gibi bölümler uygun olabilir. Sayısal alanda başarılı, çözüm odaklı ve analitik düşünebilen bir öğrencinin ise mühendislik, yazılım veya sağlık alanında ilerlemesi daha verimli sonuçlar doğurabilir. Buradaki en önemli ilke, sadece” okumak için okumak” değil, “üretmek için okumak” hedefinin belirlenmesidir.
Bölüm seçimiyle birlikte öğrencilerin mutlaka o bölümün mezuniyet sonrası imkânlarını da incelemesi gerekir. Sadece diploma değil, o diplomanın nerede işe yarayacağı, hangi alanda uzmanlaşma fırsatı sunduğu, özel sektör ya da kamuda karşılığı olup olmadığı da önemlidir. Günümüzde bazı bölümler ne yazık ki işsizlik riskiyle birlikte anılırken, bazıları ise çok hızlı gelişen teknoloji ve değişen dünya düzeniyle paralel olarak ön plana çıkmaktadır. Örneğin, yapay zekâ, veri analitiği, yeşil enerji teknolojileri ve dijital iletişim gibi alanlar gün geçtikçe büyümektedir. Bu yüzden tercih yapılmadan önce mesleklerin geleceği üzerine araştırma yapmak, yalnız bugünü değil, yarını da görmek açısından büyük önem taşır.
Meslek kadar önemli bir diğer konu da eğitim alınacak şehir seçimidir. Her ne kadar ilk bakışta “üniversitenin kendisi önemli” gibi görünse de, aslında bulunduğun şehir yaşamını doğrudan etkiler. Büyük şehirlerde sosyal ve kültürel imkânlar fazlayken, hayat pahalı ve rekabet yüksektir. Küçük şehirlerde ise yaşam daha sakin ve ulaşılabilir olabilir, fakat sektör temsilcileri, staj olanakları ve etkinlikler daha sınırlı olabilir. Bunun yanında ailesine yakın olmak isteyen, yurt ya da ev konusunda endişesi olan öğrenciler için şehir seçimi daha da belirleyici hale gelir. Bu noktada hem öğrencinin yaşam tarzı hem de ailenin ekonomik durumu birlikte değerlendirilmelidir.
Bütün bu faktörlerin ötesinde tercih döneminin en kritik hatalarından biri, sadece puana göre tercih yapmaktır. Öğrencilerin kendi sıralamasını baz alarak, gerçekten okumak istediği bölümleri önce yazması, sonra daha ulaşılabilir tercihlere yer vermesi, en sonda ise garanti seçeneklerle listeyi tamamlaması önerilir. Ancak burada asıl mesele, bir yeri kazanmak değil, o yerde mutlu ve üretken olabilmektir. Zira kazandığı bölümü sevmeyen, şehrine alışamayan ya da mesleğe yatkınlığı olmayan bir öğrenci için üniversite yılları hayal kırıklığıyla geçebilir. Bu da hem zaman hem motivasyon kaybına yol açar.
SIRALAMANIZ 300 BİNİN ALTINDA İSE LİSANS DEĞİL, ÖNLİSANS DÜŞÜNÜN; 500-600 BİNİN ALTINDA İSE AÇIK VE UZAKTAN ÖĞRETİM DÜŞÜNÜN
Burada yapacağım tavsiye bazıları tarafından yadırganabilir. Ancak, ülkemizde pek çok meslekle ilgili yürünmesi gereken eğitim yolu bakımından ÖSYM tarafından yapılan sınavın artık ciddi bir ölçücü olduğunu dikkate aldığımızda, puan türlerine bağlı olarak belli sıralamaların üstüne çıkamayan gençlerimizin, ideallerinde önemli bir hedef olarak gördükleri bölümler yoksa, lisans yerine, iş bulmaları açısından daha avantajlı önlisans bölümlerini tercih etmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Bu önerimi bir adım daha ileri götürüyorum, sıralaması 500-600 bin gibi rakamlarda olan gençlerimizin de, eğer ekonomik durumları da yeterince iyi değilse, açık ve uzaktan öğretim bölümlerinde üniversite eğitimlerini sürdürüp bir iş arayışına girişmeleri çok daha yerinde olacaktır. Yüksek öğrenim sisteminin gençlerimize çok sayıda seçenek sunması ve barajları kaldırarak üniversite eğitimini kolaylaştırması doğru ve yerinde bir karar olmakla birlikte; bu esnekliğe bakarak öğrencimizin kendi şartlarına, ekonominin şartlarına ve gelecek beklentilerine uygun olarak yollarını çizmeyi tercih etmesi gereklidir.
Bir mesleği seçerken, tabii ki iyi bir eğitim almak büyük önem taşımaktadır. Bu yolu gençlerimizin sonuna kadar denemesi yerinde ve uygun olacaktır, ama burada açılan her bölümün bir iş garantisi vermediğini de gördüğümüz için, seçimlerimizi daha gerçekçi yapmamız önem taşıyacaktır.
ISPARTA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ İŞYERİ EĞİTİMİ MODELİ ÇOK BAŞARILI, DİKKATE ALIN
İlimizde faaliyet gösteren ve mesleki eğitim konusunda artık Türkiye’de önemli bir üniversite haline gelen Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde uygulanan 7+1 ve 3+1 İşyeri Eğitimi Modeli nedeniyle gençlerimizin okul bitiminde iş bulma oranlarının oldukça yüksek düzeye geldiğini görüyoruz. Özellikle bölgemizdeki öğrencilerin bunu inceleyerek dikkate almalarını ve değerlendirmelerini öneriyorum. Yaklaşık 6 aylık çalışma deneyimiyle piyasaya çıkan ISUBÜ mezunları son yıllarda ciddi bir talep görmeye başlamış durumdalar. Konuyla ilgili olarak üniversitemizin tüm birimlerinden yüzyüze bilgi alma şansınız bulunmaktadır.
ÜNİVERSİTE TERCİHİ LİSTE DOLDURMA İŞİ DEĞİL HAYAT TASARIMIDIR
Sonuç olarak üniversite tercihi bir liste doldurma işi değil, bir hayat tasarımıdır. Gençler; hayal kurmalı ama gerçekçi olmalı, danışmalı ama son kararı kendi vermelidir. Aileler ise bu süreçte yönlendirici değil, destekleyici olmalı, çocuklarının kendilerine uygun alanlarda gelişmesine fırsat tanımalıdır. Unutulmamalıdır ki, herkesin yolu farklıdır; önemli olan o yolu doğru adımlarla yürümektir.”