Belediyelerimiz suyumuzu artık daha temiz, klorlu, arıtılmış, dinlendirilmiş su haline getirdiler. Unutmayalım ki, Başbakanımız Tayyip bey, İstanbul halkı 1994de belediye hizmetini kendisine teslim ettiğinde, Nurettin SÖZEN döneminden kendisine kalan en büyük miras (problem) kangren haline gelen su meselesini çözerek gönüllerde taht kurmuştu. Başbakanımız bu şerefli görevle, halka hizmeti hakka hizmet kabul edip, Allahın izni ile Istranca dağlarını delerek İstanbulu içilebilir su ile tanıştırdı. İstanbul nire, Istranca dağları nire. Bu ancak aşk ile, ideal ile, insanımıza olan sevgi ile açıklanabilir. Başka ne için yapılabilir ki?
Ispartanın ve Isparta belediye başkanlarının dağları delme gibi yükümlülükleri de yok. Allah Eğirdir gibi doğal bir kaynak vermiş. Suyu al, aldığın temizle, arıt, dinlendir ve vatandaşa ver. Yani Günaydın başkanımın yapacağı tek şey bu. Ama tüm bu kolaylıklara rağmen sularımız maalesef kokuyor. Tadı da değişik. Yani sıkıntı var ki vatandaşımız, Isparta gibi bir şehirde sudan şikayetçi ve hala doğal kaynak sularını tercih ediyor. Yani yosun yüzünden suyumuz toprak ve yosun kokuyor. İnsanımız da sudaki damak tadını kaybetti. Hal böyle olunca da bana konuyu gündeme getirmek kaldı.
Uzmanlarına sordum. Eğirdirden su aldığımız yerde yosun hep oluşur ve oluşan yosunlar da ara ara traşlanır, kesilirmiş. Düzenli kesilmezse filtreleri tıkar ve parçalanan yosunlar emiş gücüyle hattın içine girer ve böylece tadını bozarmış. Eski başkanlar yosun konusunda böyle yaparmış. Ben esnafım, tüccarım. Bu işlerden anlamam. Yosun mosun bilmem. Bunu herhalde ben değil, sayın başkanım bilecektir. Uzman arkadaşlarımın dediği başka bir şeye göre belediyemizde dinlendirme ve arıtma havuzlarımız ve klorlama ünitelerimiz var. Yapılacak şey arıtma havuzlarını doğal kirlilikten kurtarmak ve kullanılan kum çeşidini çoğaltarak (çeşitlendirerek) arıtma yaparak, doğal arıtmayı güçlendirmek. Bu kadar ekip ve ekipmanımız var. Daha önce de ifade ettiğim gibi tekrar söylüyorum, Yönetim başkalarına iş yaptırma sanatıdır. Acaba Başkanlık makamı olarak sevk, idare ve otorite zaafiyeti mi söz konusu? Yoksa seçim arefesinde kimseyi sıkmayalım, seçimlerde aleyhimize olur, diye mi hesap yapılmaktadır? Oysa esas oy potansiyeli, sudan rahatsız olup bugün için tepkisini sadece sözle dile getirenler değil, yarınlarda tepkilerini sandıkta oya dönüştürecek olanlardır. Sayın Başkanım ise suyumuz çok temiz, sıkıntılar yosundan, ekolojik dengeden gibi gerekçelerle bizi ikna ettiğini zannediyor. Çözüm istiyoruz başkanım çözüm.
Darıderesinde su kaynağımız yağışlardan dolayı bu yıl itibariyla yetersiz idi. Bunun için Eğirdir hattımızı devreye aldık. Evet, bu hat atıl durumda bırakılmamalı. Bu hat zaman zaman devreye alındığında hattın içinde oluşacak bakteri ve pas olayına da bir çare bulmak lazım.
Ben İsmail TANIŞMAN olarak övündüğünüz (!) asfalttan önce sağlığımızı düşünmenizi beklerdim. Suyumuz her şeyimiz. Hayatımız. Sayın Başkanım, tüm bu olaylara rağmen, bölgemizde en temiz, en ucuz suyu içiyoruz gibilerinden medyatik pozisyonlara girmiyor musunuz, çıldırmamak elde değil. Başımıza sudan kaynaklanan hastalıklar ve rahatsızlıklar gelmeden tedbirleri lütfen alalım Sayın Başkan. Yoksa keşke demek hiçbirimize fayda sağlamıyor. Benden söylemesi
Tüm Halkımızın Kurban Bayramı mübarek olsun...
İsmail TANIŞMAN (Ak Parti Belediye Meclis Üyesi)