Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ve Isparta Valiliği’nin de desteğiyle düzenlenen, uluslararası sempozyumun Prof. Dr. M. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen açılış töreni, Kınalızade Ailesini anlatan tanıtım filminin izlenmesiyle başladı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu adına Doç. Dr. Rifat Okudan yaptı. Sempozyumu, sadece gül değil bir ilim şehri de olan Isparta’ya kıymetli eserler bırakan, Ispartalı Kınalızade ailesini araştırmak, aile üyelerini ve eserlerini yeniden hatırlatmak amacıyla düzenlediklerini belirten Okudan, “Sempozyumumuzun hazırlık sürecinde Kınalızade Ailesine ait yazma eserleri aileye bir vefa borcu olarak Ispartamıza getirmeyi başardık. Ümit ediyoruz ki, bu sempozyum Kınalızade Ailesi ve eserlerine dikkat çekeceği gibi Isparta’nın değerlerini tanıtmada önemli bir görevi yerine getirmiş olacak ve şehrimizin bir ilim ve kültür merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu gösterecektir. Ayrıca özel olarak Kınalızade ailesi ve eserleri, genel olarak ise Isparta ve ilim dünyası içerisindeki yeri ve etkisi hakkında yapılacak olan çalışmalara yol göstereceğini ve henüz gün yüzüne çıkarılmamış konuların ilgililer tarafından araştırılmasına teşvik edeceğini de umut ediyoruz” dedi.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Talip Türcan ise Osmanlı ilim geleneğinde önemli bir yere sahip olan Kınalızade Ailesinin dededen toruna devam eden bir süreçte ilim ve edebiyat dünyasına önemli katkılarda bulunduğunu söyleyerek tefsir, hadis, fıkıh, matematik, astronomi ve edebiyat gibi alanlarda bilgi sahibi olan ve daha çok ahlak ilim ve felsefesine dair yazdığı Ahlak-ı Alai adlı eseri ile tanınan Kınalızade Ali Efendi hakkında bilgi verdi.
İnsanın düşünme ve akıl yürütme yeteneğine sahip olan tek varlık olduğunu ifade eden Türcan “İnsana türünün öteki bireylerinden ayrı ve tek başına yaşama tabiatı verilmemiştir. Toplu yaşama hali insanların yapılarının emrettiği bir zorunluluktur. İnsanları toplu halde yaşamaya mecbur kılan ihtiyaçlarının karşılanması, ancak onların birbirleriyle ilişki içine girmeleri sayesinde mümkün olmaktadır. Toplumsal ilişkileri düzenleyen kuralların en önemlilerinden birisi ahlaktır. Bütün insanlık yüksek ahlaki değerleri nübüvvet geleneğine borçludur. Efendimiz (a.s) bu yüce geleneğin son temsilcisi ve ahlakın en yüksek değerinin tanımlayıcısıdır. İlahi irade nübüvvet geleneği yoluyla insan hayatına müdahale etmeseydi, medeniyet açığa çıkmazdı. Çünkü medeniyet, ancak nübüvvet tanımladığı adalet, insaf, merhamet ve fedakarlık üzerinde yükselebilir. İnsan şeref ve haysiyetini her şeyin üstünde tutan bir medeniyet yaklaşımı ancak ilahi irade temelli bir küresel ahlakla mümkün olabilir.”dedi. Küresel ahlak yaklaşımına katkı verebilecek kurumların başında ilahiyat fakültelerinin geldiğini vurgulayan Türcan, SDÜ’nün İslam’ın adalet, insaf ve merhamete dayalı ahlakını çalışacak bağımsız araştırma merkezleri ve anabilim dallarının bulunduğunu belirterek sempozyumun küresel ahlak algısının inşa edilmesine önemli katkı sağlayacağını söyledi.
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Hasan İbicioğlu da Uluslararası Kınalızade Ailesi Sempozyumuna önem verdiklerini ve böyle bir sempozyumu düzenlemekten dolayı duydukları memnuniyeti dile getirerek “Biz kendimizle buluşma noktasına geldik. Bizi biz yapan değerleri ortaya çıkarmaya başladık. 1510’lu yılların dünyasına baktığımızda, dünyada ışıl ışıl yanan birer ahlak abidesi olan değerlerimizle, Ebus Suudumuzun, Kınalızadenin bakış açısıyla, yeniden buluşuyoruz. Isparta’nın zenginliklerini tekrar keşfediyoruz. Bunlar birer başlangıç; bizim vizyonumuz uluslararası bir vizyon” diye konuştu.
Ahlak veya siyaset felsefesi konusunda Kınalızade Ali Efendi'nin çağları aşan bir bakış açısına sahip olduğunu dile getiren İbicioğlu, toplumdaki ahlak bilimcilerin ve yönetimin birer parçası olabilecek insanların kendi değerleriyle yoğrulmuş bireylerden oluşması gerektiğini söyledi. İbicioğlu, “Gelecekte başarılı olmak istiyorsak kendi değerlerimizle yoğrulmuş bireyler ortaya çıkarmalıyız” dedi.
Açılış töreninin son konuşmacısı Isparta Valisi Memduh Oğuz ise “Biz hadiselerin, tabiat olaylarının hiçbirinin tesadüf olmadığını, bunlardan bir anlam çıkarılması gerektiğini düşünürüz. Ve bu durumlardan kendimize düşen bir görev var mı diye inceleriz. Bu sempozyum da bizim açımızdan ışık tutucu yolumuzu aydınlatıcı ilmi bir çalışmadır.” dedi.
1992 yılında kurulan SDÜ’nün Türkiye’nin en iddialı, en hızlı gelişen üniversitelerinden olduğunu söyleyen Oğuz, Isparta’nın sahip olduğu doğal zenginliklerden de bahsederek “Bu zenginliklerin olmasında bize verilen mesajlar var. Bir istikamet vermek lazım bu şehre. Burası bir ilim şehri olmalı. Bu bakımdan SDÜ bu şehre çok yakışıyor. Isparta’nın ilim şehri olmasında SDÜ büyük bir yük üstleniyor.” dedi. Oğuz sözlerini sempozyumu düzenleyenlere, katılımcılara ve destek verenlere teşekkür ederek sonlandırdı.
Açılış konuşmalarının ardından İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin çalışmalarından oluşan Türk İslam Sanatları Sergisi gezildi. Sempozyum 2 Haziran 2012 tarihine kadar çeşitli oturumlarla devam edecek.