17 ve 25 Aralık operasyonlarının amacının Türkiye'yi 90'lı
yıllara yeniden götürmek olduğunu söyleyen ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, AK
Parti'nin 30 Mart'ta kendi rekorunu kıracağı belirtti. Uslu, 'Operasyonlar,
psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı' dedi.
Süreç ilerledikçe toplumda 17 Aralık operasyonunun AK Parti'yi siyaseten ve tedricen zayıflatmak amacıyla yapıldığı kanaati daha da güçleniyor. Fakat tüm bu tespitlerin kanaatten ve gözlemden öte somut karşılıkları da olmalı. ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Yeni Şafak'tan Nil Gülsüm'e konuştu.
Dershaneleri dönüştürme tasarısıyla başlayan süreç 17 Aralık
darbe girişimi ve 25 Aralık operasyonu ile neticelendi. Siz kamuoyunun nabzını
yakından tutan bir kimsesiniz. Türkiye bu operasyonlara nasıl bakıyor?
AK Parti taraftarlarının neredeyse tamamı bu operasyonu,
iddia edildiği gibi bir yolsuzluk operasyonu olarak değil de, AK Parti'yi ve
Başbakan'ı hedef alan bir siyasi müdahale olarak görüyor. Bu kesimden bir
kısım, olayı doğrudan bir darbe girişimi olarak; bir diğer kısmı da siyasi bir
girişim olarak nitelendiriyor. İfade biçimleri farklı olsa da, AK Parti seçmeni
bu operasyonlarının bir yolsuzluk operasyonu olmadığı yönünde karar kılmış
durumda.
DARBE GİRİŞİMİ OLDUĞUNA ÇOĞUNLUK İNANIYOR
AK Parti kitlesi dışındaki kesimin bu meseleyi okuması ne
şekilde?
Diğer siyasi partilere mensup kişiler arasında da, bunun bir
darbe girişimi olduğunu ve operasyonun arkasında cemaat, paralel yapı ya da dış
güçler olduğunu düşünen çok geniş bir kitle var. Bu yaklaşım, MHP'de oldukça
yüksek; BDP de ise hayli fazla. Her dört CHP'liden birisi de bu operasyonun
sadece yolsuzluk meselesi olmadığını, olayın başka boyutlarının olduğunu
düşünüyor.
Bu operasyonları gerçekleştirenlerin esas gayesinin toplumun
AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a itimadını ortadan kaldırmak olduğu
anlaşılıyor. Bu açıdan bakıldığında operasyon amacına ulaşmadı diyebilir miyiz?
17 Aralık operasyonu ve girişim halinde kalan 25 Aralık
operasyonları, psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı. Neticede bu
operasyonu gerçekleştirenler siyaseti yeniden dizayn etmek ve Türkiye'yi 90'lı
yıllara yeniden götürmek istiyorlar.
AK PARTİ'NİN ADAYI İLK TURDA CUMHURBAŞKANI
AK Parti'nin yerel seçimlerde alacağı sonucun
cumhurbaşkanlığı seçimlerine etkisi ne şekilde olur?
AK Parti yerel seçimlerde yüzde 40'ların üstünde bir oy
alacak olursa -ki öyle gözüküyor- AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı
her kim olursa olsun ilk turda cumhurbaşkanlığını alır.
BUNDAN SONRA BİR ŞEY YAPAMAZLAR
Esas operasyonun seçimler yaklaşınca gerçekleşeceği sık
dillendiriliyor. Siz böyle bir olasılık görüyor musunuz?
Bu gibi söylentiler var, ama ben bundan sonra bu gibi işlere
kalkışanların canının daha fazla yanacağını düşünüyorum. Paralel yapı 25
Aralık'ta bile gerçekleştiremediğini, üzerinden iki-üç ay geçtikten sonra
gerçekleştirecek gücü kendinde bulamaz. Ayrıca toplum ne olup bittiğinin gayet
farkında.
HER PARTİ'NİN SOSYAL MEDYA TİMİ VAR ARTIK
AK Parti'nin sosyal medya ekiplerine sahip olması da paralel
yapı tarafından sık kullanılan bir argüman. Bir siyaset bilimci olarak Ak
Parti'ye bu açıdan yüklenilmesine ne dersiniz?
Artık her partinin hatta kişilerin bile sosyal medya timleri
bulunuyor. Bu işin doğası bu. Bu konuşmayı deşifre eden yapı bir suç varmış
algısı oluşturmaya çalışırken öte yandan Peygamberimiz'i rüyalarda gördürüp
tweetlerin ikiye katlanmasını istiyor. Bunun, Gülen tarafından onaylandığı
malum zaten.
Erdoğan'ın liderliği konusunda bu süreçte kamuoyu algısında
ne tür bir görüş var?
AK Parti'ye birinci oy verme nedeni hala lideri. Erdoğan'ın
başarısına dair kanaatlerde gerileme yok. Tam tersine Gezi'den bu yana yaşanan
zincirleme saldırılar, AK Parti seçmeni ile Sayın Başbakan arasındaki güven ve
sevgiyi daha da pekiştirdi.
Gülen'in itibarı kayboldu
Cemaat ve Fethullah Gülen imgesi 17 Aralık sürecine kadar
bambaşkaydı.Fakat Gülen'in ilişkileri deşifre oldukça, büyük ve küresel bir
holding tablosu çıktı ortaya. Kamuoyunda Gülen'e ve cemaate yaklaşım değişti
mi?
Operasyonlar sonrasında itibarlarının büyük oranda
kaybolduğunu düşünüyorum. Cemaat hala bedduanın şokunu atlatamadı, hasarını
tamir edemedi. Son Adana operasyonunda o kadar militanca davrandılar ki, tüm
ahlaki meşruiyetlerini de kaybettiler. Yapılan araştırmalarda da bu sonuç
ortaya çıkıyor. Cemaat artık dini çalışmalar yapan bir yapı olarak görülmüyor.
Devleti ele geçirmek gibi siyasi hedefleri olan bir yapı olarak algılanmaya
başlandı. Artık kendi tabanları dışındaki kesimlerinde bir saygınlıklarının
olduğunu ben gözlemleyemiyorum ve araştırmalarda da görmüyorum.
En büyük hataları öfkeleri
Operasyonda cemaat neden başarısız oldu?
Cemaat, hem AK Parti seçmenini, hem de Türk toplumunu
tanımıyor. Toplumun geri kalanını tanımaya ihtiyaç bile duymuyor.
İhtiyatlarıyla bilinen bir yapı böyle bir hatayı nasıl
yaptı?
Bence bunun sebebi öfke. Hükümete zarar vermeye yönelik çok
büyük bir motivasyonları var ve bu onların en büyük hatası.
Cemaatin ne kadarı Gülen'e göre seçimlerde tavır belirliyor?
Cemaat artık küçük bir bölge içine yerleşmiş ve hiyerarşik
şekilde örgütlenmiş feodal bir yapı değil. O nedenle bu yüzde 3'ten küçük
kitleyi bile tam olarak kontrol edebilmeleri olanaksız. Talimatlara göre
tercihlerini şekillendirecekler, sadece benim 'Cemaat Profesyonelleri' diye
isimlendirdiğim küçük bir kesim.
Cemaat hile-i şer'riye yapıyor
Toplumun bu olanlara dair algısı ne peki?
Toplum da uzaktan baktığı zaman masum insanların suçlu gibi
gösterilmek istendiğini görüyor. Bu durum da seçmen nezdinde bu operasyonun
temiz bir operasyon olmadığı kanaatini gün geçtikçe pekiştiriyor. Paralel yapı
farkında olmadan AK Parti'nin seçmenle kuduğu bağı güçlendirme noktasında büyük
katkıda bulunuyor. AK Parti'nin oyları bu operasyondan olumsuz olarak hiç
etkilenmedi.
AK Parti son yerel seçimlerde 45 ilde seçimleri kazanmıştı.
Önümüzdeki yerel seçimlerde AK Parti'nin durumu nedir?
AK Parti önümüzdeki seçimlerde, bir önceki seçimden çok daha
iyi durumda olacak gibi duruyor. Bu seçimlerde 45 ili 55'e çıkarması ihtimali
yüksek görünüyor. Balıkesir, Gümüşhane, Antalya, Bartın, Edirne, Isparta,
Karaman, Manisa, Sivas ve Uşak gibi iller AK Parti'de olmamasına rağmen AK
Parti bu illeri alabilir. Bu illerin bazılarında açık ara önde gidiyor.
Cemaatin, en azından üst yönetiminin CHP ile flört ettiği
görülüyor. Bu durum seçimlere nasıl yansır?
Cemaat içinde hiç kimse açıktan 'CHP'yi destekleyin'
diyemez. Bu yüzden bir hile-i şer'iyye yapıyorlar. 'AK Parti dışındaki güçlü
bir partiye oy verin' şeklinde bir yönlendirmede bulunuyorlar. AK Parti
dışındaki en güçlü parti bazı illerde BDP ve MHP, ama bunun dışındaki yerlerde
genellikle büyük parti CHP. 'CHP'ye oy verin' demeden CHP'ye yönlendiriyorlar.
Sarıgül'ün kazanması imkansız
İstanbul'da Sarıgül'ün kazanabilmesi imkansız. Kazanabilmesi
için önce bütün muhaliflerin, sonra da AK Parti seçmenin oylarının bir kısmını
alması gerekiyor. Oysa tersi bir durum söz konusu. Kadir Topbaş, AK Parti
oylarının tamamını ve fazlasını alıyor. Geri kalanlar da Sarıgül'e yetmiyor.
Sonuçta seçimlerin de bir matematiği var. Ankara'da da bir risk yok. AK Parti
alıyor.
CHP'nin başı derde girer
CHP, 17 Aralık'tan ne umuyor?
CHP'nin yapmaya çalıştığı kriz fırsatçılığı, ama hesap hatası yapıyor. AK Parti dışında, MHP ve BDP de bu sürece ya karşı duruyor, ya da yanında yer almıyor. Yani CHP, kabaca yüzde 70'in desteklemediği bir sürecin başarılı olacağını düşünüyor. Bu nedenle, hayal kırıklıkları yaşaması kaçınılmaz. Eğer seçimde bekledikleri başarıyı elde edemezse, tartışmalı veya sağcı adaylara oy vermek zorunda bıraktıkları seçmenleriyle başları belaya girebilir.