Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Evrim Aktepe ve Doç. Dr. Ümit Işık, “2 Nisan Otizm Farkındalık Günü” kapsamında açıklamalarda bulundu.
Otizmin bebeklik döneminden itibaren ortaya çıkan, çocuğun çevresiyle iletişim ve etkileşim kurmasını engelleyen, tekrarlayıcı, basmakalıp davranışlar göstermesine yol açan bir bozukluk olduğunu dile getiren SDÜ öğretim üyeleri, Otizmin belirtilerinin ilk 2 yaşta ortaya çıktığını; belirtiler ve belirtilerin şiddetinin yıllar içerisinde değişiklik gösterdiğini kaydetti. SDÜ öğretim üyeleri şöyle konuştu: “Otizm yaşam boyu devam edebilen bir bozukluk olup belirtileri de her çocukta farklılık gösterir. Bu nedenle otizm tanılı her çocuk birbirinden farklı olabilir. Yaşamları boyunca hiç konuşmayan, çevresiyle hiç iletişim kuramayan çocuklar olabildiği gibi, yardıma ihtiyaç duymadan yaşamını devam ettirebilen hatta meslek sahibi olanlar da vardır.” dedi.
GÜNÜMÜZDE HER 44 ÇOCUKTAN BİRİ OTİZM TANISI ALIYOR
Hastalık kontrol ve önlem merkezi 2021 yılındaki raporuna göre, günümüzde her 44 çocuktan birinin otizm tanısı aldığını belirten öğretim üyeleri şunları söyledi: “Otizmin geçmiş yıllara göre daha sık görülmesinin en önemli nedeninin toplumda otizm ile ilgili farkındalığın artması ve uzmanların otizmi daha iyi tanıması olduğu düşünülmektedir. Cinsiyet açısından bakıldığında otizmin erkeklerde kızlardan 4 kat fazla görüldüğü bilinmektedir. “Erkek çocukları geç konuşur” şeklindeki kalıp algının düzeltilmesi otizm tanılı erkek çocukların daha erken tanınmasının sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Otizmin ortaya çıkmasında en önemli nedenin kalıtım (genetik) olduğu bilinmektedir. Çeşitli genetik ve çevresel faktörler suçlanmıştır fakat bozukluğun sebebine ilişkin kesin bir neden bulunamamıştır. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede benzer oranlarda rastlanmaktadır. Çocuğunuzda otizm belirtileri olduğundan şüphelendiğinizde zaman kaybetmeden bir Çocuk Psikiyatristine başvurmak gerekir. Bir çocuğun otizm tanısı alıp almadığını anlamak için deneyimli bir çocuk psikiyatristinin yaptığı ayrıntılı değerlendirme gereklidir. Otizm tanısı çocuk psikiyatrisi alanında uzman doktorlar tarafından klinik öykü, muayene, izlem ve hekimin gerektiğinde kullandığı tetkiklerle konur. Otizm tanısı koymak için herhangi bir tıbbi tahlili ya da tetkik (kan tahlili, beyin filmi ya da EEG gibi) yoktur. Ancak bazı durumlarda bazı hastalıklarla ayırıcı tanısını yapmak için bazı tetkikler istenebilir (işitme testi, genetik inceleme, nörolojik değerlendirme gibi).”
Otizm belirtilerinin her çocukta farklılık gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Evrim Aktepe ve Doç. Dr. Ümit Işık;
Üç yaşından küçük çocuklarda otizm varlığını düşündüren belirtileri şu şekilde sıraladı:
• Göz teması kurmada ve sürdürmede zorluk yaşar
• İsmiyle seslenildiğinde dönüp bakmaz, tepki göstermez. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 10 aylık olduğunda kendi ismini tanır ve ismiyle seslenildiğinde dönüp bakar
• İstediği bir nesneyi parmağı ile işaret ederek göstermez. Örneğin uzanamadığı bir yerden bir eşya isteyeceğinde parmağı ile göstermek yerine annesinin elini tutarak gösterir ya da o nesnenin önünde bekler. Normal gelişim gösteren bir çocuk genellikle 12 aylık olduğunda bir nesneyi parmağı ile göstermeye başlar.
• Ona bir şeyi işaret ederek göstermek istediğinizde ilgi göstermez. İşaret edilen yere dönüp bakmaz.
• Oyun oynama ve taklit becerisi yetersizdir. Hayali oyun ya da -miş gibi oyun olarak adlandırılan oyuncak bebeğe yemek yediriyormuş gibi yapma, oyuncak bir telefonla konuşuyormuş gibi yapma, arabayı sürüyor ve kaza yapıyormuş gibi yapma oyunları oynamaz.
• Bay bay yapma, ce-e yapma ya da fış fış kayıkçı gibi oyunlar 1,5 yaşında olmasına rağmen gelişmemiştir.
• Yalnız kalmayı tercih eder. Arkadaşlık kuramaz ve tek başına oynamayı ister. Arkadaşları ile karşılıklı oyun oynamaz, grup oyunlarına katılmaz ve ailesini oyununa davet etmez.
• Yabancı bir ortamda yalnız başına kaldığında anne babasını aramayabilir ve/veya dışarıdan geldiklerinde onları karşılamayabilir.
• Konuşma gelişimi gecikmiştir. 16 aylık olmasına rağmen anlamlı kelimeleri ('su', 'ver', 'al') ve 24 aylık olmasına rağmen anlamlı iki kelimelik cümleleri ('Anne gel!') başlamamıştır.
• Otizm tanılı çocukların en dikkat çekici yönleri, konuşmasındaki gecikmedir. Motor gelişimleri çoğunlukla normal olmasına yani, zamanında oturup, zamanında yürümelerine karşın, dil gelişimleri ve konuşmaları oldukça geridir. Beş yaşına geldiklerinde sadece %50'si tek kelimelerle konuşabilir. Konuşma, ilişki kurmaktan çok ihtiyaçların giderilmesi için kullanılır.
• Sallanma, kendi etrafında dönme, kollarını çırpma, elleri ile oynama gibi tekrarlayıcı davranışları vardır.
• Dönen cisimlere ilgi duyma, çamaşır makinesinin karşısında uzun süre vakit geçirme gibi takıntılı davranışları vardır.
• Değişime karşı direnç gösterebilirler. Otizm tanılı çocuklar hayatlarını adeta tekrarlar üzerine kurmuş gibidirler. Örneğin, yemekleri hep aynı şekilde hazırlanmalı, bakkala hep aynı yoldan gidilmeli, hep aynı yemeği yemeli, hep aynı giysileri giymeli.
Halime
03 Nisan 2022 Pazar 20:363 aylık dan itibaren çocuklara çizgi film izletilirse otizme yakalanma riski çok yüksek .bütün küçük çocukların elinde telefon ve çizgi film
Birdost
03 Nisan 2022 Pazar 17:59Demek ki tıp'da bir şeyler yanlış gidiyor. Dr. Ların kendinini ve eğitimini sorgulaması lazım bence.
vatandaş
03 Nisan 2022 Pazar 17:39Aspergerli bir oğlum var. Şu an 12 yaşında ve iki dili akıcı konuşuyor ayrıca yurtdışı bilişim sitelerinde makaleleri var. Ama nedense dışarıda çocuğuma acıyarak bakıyorlar ve en çok bu üzüyor insanı. Toplumsal olarak otizm ve asperger konusunda çok cahiliz. Erken tanı, erken yönlendirme ve erken eğitim ile hayatlarını kurtarabilirsiniz. Benim çocuğum otizmli değil diyerek geçiştirmek sorunu çözmez sadece sizi kör eder.