Haber/Ali ÇEVİKBAŞ - Isparta’da 20 yıldır çeyiz üretimi ve satışı yapan Betül Mutcu (52), el işçiliğine olan ilginin azaldığını belirterek; “Bu öyle bir iş ki, elinize alıp hemen kesip biçemezsiniz; içinizden gelmeli, bir ahenk içinde yapılmalıdır” dedi.
Gençlerin hazır ürünlere yöneldiğini, annelerin ise eski çeyiz işleri değerlendirdiğini belirten Mutcu, açıklamasında; “Evlenip çocuklarımı büyüttükten sonra, bu işe bir başkasının yanında çalışarak başladım. Daha sonra şu anki iş yerimi devralarak kendi işimin başına geçtim. El emeği ürünlerle uğraşmak, zamanla sadece bir geçim kaynağı değil, bir tutku haline geldi. Günümüzde gençler genellikle pratik, hazır giyim ürünlerine yönelse de, anneler ellerindeki eski çeyiz işlerini değerlendirmek istiyor. Neredeyse herkesin evinde geçmişten kalma dantelleri, kanaviçeleri var. Bu ürünler işlendiği zaman hem otantik hem de çok özel oluyor. El emeği, kişiye özel bir iş olarak ortaya çıkıyor. Herkesin kendi zevkine göre tasarlanmış olması da ayrı bir güzellik katıyor. Ürünlerimiz hem kullanışlı, hem ütüsü kolay, hem de yıkandığında deformasyon yaşamıyor. El sanatlarına herkes ilgi duymuyor, özellikle de dantel ya da işlenti seven kişi sayısı gün geçtikçe azalıyor. Ama biz bu işe başladığımız günden beri gençlere sevdirmeye çalıştık. O kadar çok yeni evlenen çifte masa örtüsü, pike, yatak örtüsü, çarşaf ve nevresim takımı yaptık ki artık evlerin bir parçası olduk diyebilirim. Elbette makinelerle çalışıyoruz ama ürünlerin büyük kısmı elimizden geçiyor. Önce tasarlıyoruz, kesiyoruz, sonra kalem kalem işliyoruz. Her bir ürün neredeyse dokunarak, hissederek hazırlanıyor. Her genç kızın çeyizinde mutlaka bir pike takımı, masa örtüsü, ranır yer alıyor. Maliyetler ise ürünün detayına, ölçüsüne, kullanılan malzemeye göre değişiyor. Örneğin pike takımları 6 Bin ila 8 Bin lira arasında değişiyor. Salon takımları ortalama 5 bin, masa örtüleri ise 2 ila 3 Bin lira civarında oluyor. Çeyiz sezonunda yoğunluk artıyor, talepler yükseliyor. Aynı zamanda eski müşterilerimiz de yıllar sonra eski ürünlerini yeniletmek için geliyor. El işi sevenler bizim asıl kitlemiz. Bu sayede aslında geleneksel yapıyı da korumuş oluyoruz” dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE KATKI SAĞLIYOR
Geçmişe ait ürünlerin yenilenerek sürdürülebilirliğe katkı sağlandığını belirten Mutcu, açıklamasında; “Zaman içinde zevkler de değişti. Eskiden daha canlı renkler modaydı, sadece göze hitap etmesi yeterliydi. Şimdi ise tonlar daha soft, kumaşlar daha kullanışlı hale geldi. İnsanlar artık hem göze, hem konfora hitap eden ürünler istiyor. Fabrikasyon ürünlerin artması elbette bizleri olumsuz etkiledi. Ama Isparta gibi küçük bir şehirde, el emeğine kıymet veren bir kesim var. Bu işi sevenler, bizi tanıyanlar, zaten gelip buluyor. Üstelik çeyiz işi sadece evlenene kadar da bitmiyor. Evlendikten sonra da bebekler için battaniyeler, alt açma takımları, zıbınlara isim işleme, altın yastıkları gibi ürünler yapıyoruz. Tüketiciler büyük zincir mağazalardan daha ucuz ürünleri tercih edebiliyor ama oradaki masa örtüsü ya da çarşaf ölçüleri standart oluyor, çoğu zaman masaya tam uymuyor. Oysa biz müşterilerimizin ölçülerine göre, tam uyumlu ürünler tasarlıyoruz. Şıklık da buradan geliyor zaten. Gençler artık daha kolay işleri tercih ediyor, masa başı işler istiyor. Ama bizim işimizi yapabilmek için gerçekten sevmek, el yatkınlığı ve sabır gerekiyor. Bu öyle bir iş ki, elinize alıp hemen kesip biçemezsiniz; içinizden gelmeli, bir ahenk içinde yapılmalıdır. Bu yüzden gençlere tavsiyem; bu el sanatlarını yaşatsınlar.Bir müşterimiz masa örtüsünü getirmişti, annesi 20 yıl önce örmüş ama yıllarca bir köşede kalmış. Biz onu parçalara ayırarak kumaşın içine yerleştirdik, 20 yıl sonra yepyeni ve kullanılabilir bir örtü haline getirdik. Bu işin sürdürülebilirlik yönü de var aslında. Atıl kalmış parçalar yeniden hayat buluyor” şeklinde konuştu.
EL EMEĞİ TOPLUMDA HAK ETTİĞİ DEĞERİ GÖRMÜYOR
Betül Mutcu, el emeğinin toplumda hak ettiği değeri görmediğini vurguladı.
Mutcu, açıklamasında; “İnsanlar yaptığımız işe yabancı değil. Ev hanımlarının çoğu halk eğitim merkezlerine, mahalle kurslarına gidiyor. Aslında bilinen, yaygın bir işi yapıyoruz. Ama belki de hak ettiği saygıyı görmüyor. Mesela bir terzi tamirat yapıyor diye küçümsenebiliyor, ‘siz de makine başında çalışıyorsunuz’ deniliyor. Oysa bu iş gerçekten herkesin yapamayacağı kadar emek, sabır ve yetenek istiyor. Yani bu iş dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Biz, yılların birikimiyle hem kültürü yaşatıyor hem de el emeğinin değerini korumaya çalışıyoruz” diye konuştu.