ÇARE; TÜRKİYE ve AK PARTİ

Cennet mekân atamız Osmanlı’nın bin türlü entrika ile tarih sahnesinden çekilmesiyle, imparatorluk sınırlarımızda cirit atan emperyal güçler, kendi emelleri doğrultusunda, sırtlarını sıvazladıkları kukla Arap yönetimleri bir bir başa geçirerek, güya hem destekledikleri militarist şeyhlerle o topraklara demokrasigetiriyorlar, hem de Osmanlı’yı tarih sahnesinden de siliyorlardı.

Geçen koskoca bir yüz yılın ardından bugün, emperyal güçlerin elinde koskoca bir “sıfır” var. Çünkü Medeniyetler Çatışması tezinin teorisyeni Samuel Hantington böyle diyor. Ancak, emperyalistlerin besleyip büyüttükleri tiranyöneticiler yıllar içinde bir bir alaşağı edildi. Bu, “arap baharı” diye adlandırılan zalime karşı başkaldırı devam edeceğe de benziyor. Zulüm gören bu milletlerin içinde, onursuz yaşamaktansa onurumla ölür ve öldürürüm misali –hiç de tasvip etmediğimiz- terör açmazına düşerek ABD ve Batı’nın başına bela olmuş gruplar bile türedi. Taliban, Hizbullah, Boko Haram, IŞİD gibi. Ama işin aslına bakınca bu gurupların “dahi” Batı’nın A, B ve C planlarının bir sonucu dahi olduğunu bugün üzülerek müşahede ediyoruz.

Böyle bir coğrafyada her şeye rağmen zar-zor ayakta kalmaya çalışan bu ülke, 60-70 yıldır güçlü bir devlet olma yolunda mücadele ediyor.

Nihayet bugünlere kör-topal olsa da geldik. Ustamız Tayyip bey ile 13 yıl önce şahlanarak başladığımıziktidarımıza, gün geçmiyor ki çamur atılmasın ve yerden yere vurulmasın. Sadece içerideki muhalif güruhdeğil, dış dünyadaki hesapları bozulan egemenler de, Türkiye’deki iktidarı eleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Türkiye’nin ve AK PARTİ’nin yıllar önce masaya koyduğu, ancak egemen güçler tarafından hep sümen altı edilenbarışçıl çözümler, ne hikmetse hep terör yüzünden üç-beş batılı öldüğünde akıllara geliyor.  Yunanistan’da yeni kurulan hükümetin başbakanının kendini ateist olarak söylemesi ve İncil üzerine yemin etmemesi ve kravatsız olarak dolaşması bile “din” mefhumunu hiç hatırlamak istemeyen Batı medyasını ürkütmeye başladı bile. Zira Batı laiklik denilen bu yapıyı asırlarca hep diğerlerine karşı yani yaşam şeklini yozlaştırmak istediği “saf”Müslümanlara layık gördü ve dayattı.  

Batı, bugün geldiği noktada, kendi refahı için sömürdüğü bu ülkelerin halklarının kinlerinden ve nefretlerindenbizar olmuş durumdadır. Emperyalizm, kafasını ellerinin arasına almış, çıkış yolu için kara kara düşünmektedir. İşte bu pişman ve yorgun dünyanın tek ilacı hümanizmdir yani barışçıl olmaktır. Başkalarına da yaşama hakkı tanımaktır. Zira dünya çok küçülmüştür. Herkes birlikte ve barış içinde beraber yaşamak zorundadır. Bu işin çaresi de bizim çizgimizdir. Bakın KOBANE hakkında o günlerde bizi eleştiren herkes bugün teşekkür ediyor. Yarınlarda da, ezilen ve sömürülen halkların ve devletlerin hamisi olan bu ülkeye yani Ustamız ve Küheylan Başbakanımıza teşekkürler devam edegelecektir. Kalın sağlıcakla…!

İsmail TANIŞMAN—Ak Parti Demokratik Hakem Kurulu Başkanı