MHP’ye yönelik 12 Haziran seçimlerinden önce, -sonucu halen açıklanmamış- bir operasyon yürütülmüş ve bizzat AKP’liler; bugün yollarda teröristlerle sarmaş-dolaş olanlar tekrar aday olsun diye çırpınırlarken Türk milliyetçileri de meclise giremesinler diye uğraşıyorlardı. MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin etrafında ve ekibinde kim varsa ‘özel hayatlarıyla’ ifşa edilmiş ve tek başına bırakılıp, büyük bir itibarsızlaştırma operasyonu yürütülmüştü.
Terör destekçileri ve meclis sözcülerini TBMM’ye sokabilmek için elinden geleni yapan iktidar, MHP’ye yönelik yapılan ‘kaset’ operasyonunda hala kılını bile kıpırdatmadı. İşte bu şartlarda MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli “Türk milliyetçilerinin meclise girmesi için” tek başına tarihi bir savaş vermişti.
Isparta yerelinde ise MHP İl yönetimi, Merkez İlçe yönetimi, Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın, milletvekili adayları ve (bazıları hariç) tüm ülkücüler tek vücut olup bu zinciri kırmak için gece gündüz çalıştılar. 12 Haziran seçimlerinde MHP’yi takip eden bir muhabir ve MHP camiasını yakından tanıyan bir gazeteci olarak şahidim ki; AKP, CHP ve bilcümle medyanın her türlü engellemesine rağmen çalışmalar yürütüldü.
** MHP’LİLER CHP’YE OY VERDİ!
AKP’nin yürüttüğü medya ve CHP’nin beslediği “MHP’deki kaset operasyonunun” Isparta’ya yansımaları ise acı oldu. Şöyle ki; 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde MHP 55 bin 814 oy alırken CHP 31 bin 456 oy alabilmişti. Bu tablo 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde tam tersine döndü ve CHP 55 bin 457 oy alırken MHP ise 48 bin 538 oyda kaldı. 2007 seçimlerine nazaran MHP’nin kaybettiği 7 bin 276 oy CHP’ye kaydı.
Isparta’da anlı-şanlı ülkücüler, iflah olmaz Devlet Bahçeli düşmanları ve hala ‘eski ülkücü’ olmaktan nemalanan bazı, kıymeti kendinden menkul zat-ı muhteremler; “Üst yönetimdeki idareciler böyle yaptılarsa bizim içimiz MHP’ye oy vermeye razı değil” propagandası yaptılar ve CHP’ye oy verdiler. İşte MHP’nin kaybettiği o 7 bin oy bunlardan ibaretti.
** BUNLARI İÇİNİZE NASIL SİNDİRİYORSUNUZ?
Bugün gelinen noktada ise; MHP’ye bilinçli bir operasyon yapıldığını anlamayan, anlasa da işine gelmeyen bu zat-ı muhteremler, o gün o olayları içlerine sindiremezlerken, bugün acaba;
BİR: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a gidip Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ne özerklik vaat etmesini,
İKİ: Terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Zeki Korkutata’nın Bingöl'den, Öcalan'ın yakalanışını açlık grevi ile protesto eden Süleyman Batga’nın Bingöl'den, PKK'nın kapatılan partilerinden HEP'in kurucusu Salih Sümer’in Diyarbakır'dan, terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Melik Aykız’ın Diyarbakır'dan, terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Necmettin Yardımcı’nın Hakkari'den, terörist cenazelerine 'şehit' diyen Sezgin Tanrıkulu’nun İstanbul'dan ve terör örgütü üyeliğinden hapis yatan Naif Alibeyoğlu’nun Kars'tan CHP adayı gösterilmesini,
ÜÇ: Terör örgütü tarafından kaçırıldığı iddia edilen (!) CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, serbest bırakıldıktan sonra teröristlere “bu ülkenin genç arkadaşları” demesini,
DÖRT: Son ve en önemlisi de, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un, “Faşist MHP terörünü, o fotoğrafı çok iyi biliyoruz. Amerika Bahçeli’ye 1980 öncesine dön, yeniden benim hizmetime gir mesajını verdi. MHP küresel güçlerin emrine girdi.” Diye konuşmasını içlerine sindirebiliyorlar mıdır?
** ÜLKÜCÜLÜKTEN SIKILANLAR VAR!
CHP’nin yöneticilerinin yerel seçimler öncesi ‘kostak kostak’ konuşabilmesinin tek ve yegane sebebi, 12 Haziran 2011 seçimlerinde bizzat MHP’lilerden aldıkları oylarla MHP’nin önüne geçmiş olmalarıdır. CHP’yi konuşturan da, susturacak olan da MHP’lilerdir. Bugün MHP içerisinde ‘ülkücülükten sıkılanlar’ var. Burada birinci derecede görev MHP İl Başkanı Sayın İsa Yalçın’a düşmektedir. Sayın İl Başkanı bütünü kurtarmak için parçayı feda etmelidir. Hiçbir beklentisi olmadan, partisi iktidar olsun diye gece-gündüz çalışan ülkücülerin yanında bu insanların işi yoktur.
MHP’ye (bazı) MHP’liler dışında kimse engel değil.