Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk savunma sanayi, bugün bin 380'in üzerinde proje sayısıyla, 20 milyar doları aşan cirosuyla, geniş ürün yelpazesiyle adeta destan yazıyor. Savunma sanayi şirketlerimiz, geçtiğimiz sene tam 180 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir başarıya imza attı. Şu rakam da dikkat çekicidir. 2024 yılında savunma ve havacılık alanındaki ihracatımız, NATO ve hizmet ihracatları da dahil olmak üzere yüzde 29'luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırmıştır. Böylece 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doların yüzde 11 üzerine çıktık. 2025 Haziran ayı ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 10,4 artarak 623 milyon dolara ulaştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17'nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nın (İDEF 2025) açılışına katıldı. Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve 27 Temmuz tarihine kadar sürecek olan fuarın açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün, İstanbul Valisi Davut Gül ve TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Bilal Topçu yer aldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program katılımcılara Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki gelişimini yansıtan 3 dakikalık bir tanıtım filmi ile devam etti.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Bilal Topçu ve Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün programda konuşma yaptı. Programda konuşan Bakan Güler, "Bugün geldiğimiz üstün seviyede, yoğun bir emek ve özveri, büyük bir sabır ve gayret ile yüksek bir heyecan ve motivasyon etkilidir. Şu bir gerçek ki; savunma sanayimizin yerli, millî, özgün, yenilikçi ve modern sistemleri, şanlı ordumuzun gücüne güç katarken, ekonomimize büyük katkılar sağlamakta, aynı zamanda ülkemizin uluslararası alandaki etkinliğini de pekiştirmektedir" dedi.
KARA ARAÇLARI GEÇİDİNE HAVA ARAÇLARI DA EŞLİK ETTİ
Konuşmaların ardından geçit törenine geçildi. 45 dakika süren törende çeşitli askeri kara araçları sergilendi. Törene zaman zaman hava araçlarının geçişi de eşlik etti. Katılımcılar, geçit sırasında yerli üretim teknolojilerin sahadaki etkisini görme fırsatı buldu.
'ASIL MESELE, KAZAN-KAZAN TEMELİNDE UZUN VADELİ ORTAKLIKLAR TESİS EDEBİLMEKTİR'
Törenin sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katılımcılara hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yılki organizasyonda 99 ülke ve uluslararası kuruluştan 219 heyeti temsilen 937 heyet üyesini misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bine yakın yerli ve 400'ün üzerinde yabancı firma; kara, hava, deniz, uzay ve siber güvenlik alanlarında geliştirdikleri ürünleri 6 gün boyunca burada sergileme imkanı bulacak. Pazar gününe kadar 120 bini aşkın profesyonel ziyaretçinin fuara katılımı bekleniyor. Bu değerli buluşmayı salt ticari bir faaliyet, savunma sanayi alanındaki ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı uluslararası çapta bir pazar olarak görmediğimizi özellikle bilmenizi rica ediyorum.
Hep söylediğim gibi mesele alışveriş yapmak değildir. Asıl mesele, kazan-kazan temelinde uzun vadeli ortaklıklar tesis edebilmektir. Mesele, ticaretle birlikte kalıcı iş birlikleri geliştirebilmektir. Türkiye olarak biz buna hazırız ve çok yönlü iş birliklerine açığız. IDEF 2025'te ürün ve ekipmanlarıyla yer alan firmalarımızın tamamına başarılar diliyor, misafir heyetlerimizin her birine şükranlarımı iletiyorum. Savunma alanı başta olmak üzere, iki bin yirmi beşin sektör ve firmalarımız arasındaki ilişkilere önemli katkılar yapmasını, yeni iş birliklerine kapı aralamasını, dostluk ve kardeşliğimizi güçlendirmesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
'ULUSLARARASI REKABETİN GİDEREK KIZIŞTIĞI BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güç dengelerinin yeniden belirlendiği, küresel ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği, uluslararası rekabetin giderek kızıştığı bir süreçten geçiyoruz. Sizlerin de takip ettiği üzere, her gün yeni bir krize uyanıyoruz. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor, kimse tahmin edemiyor. 2'nci Cihan Harbi sonrası kurulan kural temelli uluslararası sistemin yerini, 'kimin gücü kime yeterse' diyeceğimiz yeni bir düzen alıyor. Haklının güçlü olduğu değil, güçlünün haklı olduğu bir anlayış tarzı hızla kanıksanıyor. Haklının hakkını arayacağı uluslararası mekanizmalar ise kendilerinden beklenen görevi icra edemiyor. Türkiye, gerek coğrafi konumu, gerekse tarihi, beşeri ve kültürel bağları itibarıyla bu yeni statükonun etkilerini en çok hisseden ülkelerden biridir" dedi.
'TAMAMI ÜLKEMİZ İÇİN DİKKATLE TAKİP EDİLMESİ GEREKEN HASSAS KONULAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze'de 22 aydır katmerlenerek devam eden soykırımı, İsrail'in coğrafyayı istikrarsızlaştırmaya dönük saldırılarını, Rusya ile Ukrayna arasında 3,5 yılı geride bırakan savaşı, Güney Asya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Güney Kafkasya'ya kadar geniş bir bölgede nükseden sıcak gerilimlerin tamamını, bir şekilde bizi ilgilendirmekte; tedbir almamızı, müdahil olmamızı gerektirmektedir. Etrafımız ateş çemberiyle kuşatılmış' derken bunu hamaset olsun diye söylemiyoruz. Aksine her gün yaşadığımız bir gerçeği ifade ediyoruz. Gazze'de, insani yardım malzemesi girişine izin verilmediği için açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların derdi, bizim derdimizdir. 13,5 yıllık zulmün ardından 8 Aralık Devrimi'yle umutların yeniden yeşerdiği Suriye'ye yönelik saldırılar bizim sorunumuzdur. Karadeniz'in güvenliğini tehlikeye atan sıcak çatışmalar, aynı şekilde bizim için büyük bir endişe kaynağıdır. Libya'dan Sudan'a, Pakistan'dan Afganistan'a, nerede bir sıkıntı, çatışma, istikrarsızlık varsa, tamamı ülkemiz için dikkatle takip edilmesi gereken hassas konular arasında yer almaktadır" diye konuştu.
'TAHAKKÜM PEŞİNDE DEĞİLİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk dış politikası; barış, adalet, uluslararası hukuk, egemenliğe saygı, hakkaniyet ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruluyor. Nüfuz peşinde değiliz, tahakküm peşinde değiliz. Hiç kimsenin iç işlerine karışmak niyetinde, asla ve asla değiliz. Tüm kalbimizle bölgemizde huzur, barış, dayanışma istiyoruz. Elbette bunu isterken gereklerini de yerine getirmekten çekinmiyoruz. Nerede bir haksızlık, adaletsizlik ve zulüm görsek, sesimizi de tepkimizi de belli bir üslup içinde açıkça ortaya koyuyoruz. Bu anlayışla İsrail'in Gazze halkına yönelik, Nazileri fersah fersah aşan soykırımını tüm insanlığın gündeminde tutmaya devam ediyoruz. İnsani yardımlarımızla birlikte Gazze'deki vahşeti sona erdirmeye dönük diplomatik temaslarımızı da artırmış durumdayız. Gayemiz, bir an önce ateşkesin tesis edilmesidir. Gazze'ye insani yardımların girişine izin verilmesi bir başka önceliğimizdir. Maalesef 'Kızıl Haç'ın bile girişine izin verilmediği, gerçekten korkunç bir durum söz konusu. Daha önce de söyledim; Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitler'i çoktan geride bıraktı. Avrupa'daki Holokost sürecinde dahi Gazze'deki kadar insanlık dışı görüntüler ortaya çıkmadı. Her gün onlarca masumun, bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için can verdiği bir acımasızlığı, zerre kadar insanlık onuru taşıyan hiç kimse kabul edemez, buna sessiz kalamaz, bu cinnet haline rıza gösteremez" diye konuştu.
'SESSİZ KALAN HERKES SUÇA ORTAK OLUYOR DEMEKTİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her kim Gazze'deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail'in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir. Gazze'de insanlar ölürken, bebekler çocuklar ölürken, insanlar bir çuval un bulabilmek için ölürken hiçbirimiz buna sessiz kalamayız ve kalmayacağız. O masum bebeklerin kopmuş kafalarını, o çocukların kopmuş ellerini, bacaklarını, affedersiniz köpeklerin açlıktan yemeye başladığı, gömülmemiş cesetleri, o açlığı, o feryadı, annelerin yüreklerimizi yakan çığlıklarını hiçbirimiz unutamayız, hiçbirimiz unutmayacağız. Açlıktan, kitlesel ölümlerin başladığı bu kara günlerde, tüm uluslararası toplumu insanlık cephesinde birleşmeye davet ediyorum. Gelin, bu caniliğe hep birlikte tepki verelim. Gelin, bu zulme, bu vahşete artık 'yeter' diyelim. Gelin, gözünü iktidar hırsı bürümüş bir avuç insanlık düşmanının insanlığın adını daha fazla lekelemesine müsaade etmeyelim. Diğer türlü bu kan lekesi sadece Netanyahu'nun ve cinayet şebekesinin eline değil, Gazze'deki soykırıma susan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, şayet kaldıysa vicdanına bulaşacaktır" ifadelerini kullandı.
'KÜRESEL BARIŞ VE GÜVENLİĞİN TESİSİ İÇİN HER TÜRLÜ ADIMI ATIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak en başından beri adil ve sürdürülebilir bir dünyanın inşası için dostlarımızla birlikte her platformda gayret sarf ediyoruz. Küresel barış ve güvenliğin tesisi için her türlü adımı atarken, daha fazla trajedinin yaşanmaması için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Bu süreçte şu ilkeyi kendimize rehber edindik. 'Bin akçalık su, bin akçalık nizadan iyidir.' Barış diplomasisi adına ne yapıyorsak, bu hikmetli sözün ışığında yapıyoruz. Yine bu süreçte hiçbir zaman unutmadığımız bir başka prensibimiz şudur. 'Hazır ol cenge, eğer ister isen sulh-u salah'. Yani eğer barış, huzur, güvenlik, dirlik ve refah istiyorsan, caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak zorundasın. Kendi vatanında onurunla, şerefinle, başın dik, alnın ak yaşamak istiyorsan, savunma yeteneklerini güçlendirmek mecburiyetindesin. Şüphesiz bunun yolu da yerli ve milli savunma sanayiinden geçiyor. Türkiye, yakın tarihinde savunma alanında ciddi sınamalarla karşılaşmış bir ülkedir. Dışa bağımlı olmanın sonuçlarını pek çok kez tecrübe ettik. 1960'lı yıllarda Kıbrıs hadiselerinde ve 1990'lı yıllarda terörle mücadelede maalesef dost ve müttefiklik beklediğimiz ülkelerden yeterli desteği alamadık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk savunma sanayi, bugün bin 380'in üzerinde proje sayısıyla, 20 milyar doları aşan cirosuyla, geniş ürün yelpazesiyle adeta destan yazıyor. Savunma sanayi şirketlerimiz, geçtiğimiz sene tam 180 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir başarıya imza attı. Şu rakam da dikkat çekicidir. 2024 yılında savunma ve havacılık alanındaki ihracatımız, NATO ve hizmet ihracatları da dahil olmak üzere yüzde 29'luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırmıştır. Böylece 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doların yüzde 11 üzerine çıktık. 2025 Haziran ayı ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 10,4 artarak 623 milyon dolara ulaştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17'nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nın (İDEF 2025) açılışına katıldı. Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve 27 Temmuz tarihine kadar sürecek olan fuarın açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün, İstanbul Valisi Davut Gül ve TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Bilal Topçu yer aldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program katılımcılara Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki gelişimini yansıtan 3 dakikalık bir tanıtım filmi ile devam etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türk savunma sanayi, geniş ürün yelpazesiyle adeta destan yazıyor
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Bilal Topçu ve Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün programda konuşma yaptı. Programda konuşan Bakan Güler, "Bugün geldiğimiz üstün seviyede, yoğun bir emek ve özveri, büyük bir sabır ve gayret ile yüksek bir heyecan ve motivasyon etkilidir. Şu bir gerçek ki; savunma sanayimizin yerli, millî, özgün, yenilikçi ve modern sistemleri, şanlı ordumuzun gücüne güç katarken, ekonomimize büyük katkılar sağlamakta, aynı zamanda ülkemizin uluslararası alandaki etkinliğini de pekiştirmektedir" dedi.
KARA ARAÇLARI GEÇİDİNE HAVA ARAÇLARI DA EŞLİK ETTİ
Konuşmaların ardından geçit törenine geçildi. 45 dakika süren törende çeşitli askeri kara araçları sergilendi. Törene zaman zaman hava araçlarının geçişi de eşlik etti. Katılımcılar, geçit sırasında yerli üretim teknolojilerin sahadaki etkisini görme fırsatı buldu.
'ASIL MESELE, KAZAN-KAZAN TEMELİNDE UZUN VADELİ ORTAKLIKLAR TESİS EDEBİLMEKTİR'
Törenin sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katılımcılara hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yılki organizasyonda 99 ülke ve uluslararası kuruluştan 219 heyeti temsilen 937 heyet üyesini misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bine yakın yerli ve 400'ün üzerinde yabancı firma; kara, hava, deniz, uzay ve siber güvenlik alanlarında geliştirdikleri ürünleri 6 gün boyunca burada sergileme imkanı bulacak. Pazar gününe kadar 120 bini aşkın profesyonel ziyaretçinin fuara katılımı bekleniyor. Bu değerli buluşmayı salt ticari bir faaliyet, savunma sanayi alanındaki ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı uluslararası çapta bir pazar olarak görmediğimizi özellikle bilmenizi rica ediyorum.
Hep söylediğim gibi mesele alışveriş yapmak değildir. Asıl mesele, kazan-kazan temelinde uzun vadeli ortaklıklar tesis edebilmektir. Mesele, ticaretle birlikte kalıcı iş birlikleri geliştirebilmektir. Türkiye olarak biz buna hazırız ve çok yönlü iş birliklerine açığız. IDEF 2025'te ürün ve ekipmanlarıyla yer alan firmalarımızın tamamına başarılar diliyor, misafir heyetlerimizin her birine şükranlarımı iletiyorum. Savunma alanı başta olmak üzere, iki bin yirmi beşin sektör ve firmalarımız arasındaki ilişkilere önemli katkılar yapmasını, yeni iş birliklerine kapı aralamasını, dostluk ve kardeşliğimizi güçlendirmesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.
'ULUSLARARASI REKABETİN GİDEREK KIZIŞTIĞI BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güç dengelerinin yeniden belirlendiği, küresel ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği, uluslararası rekabetin giderek kızıştığı bir süreçten geçiyoruz. Sizlerin de takip ettiği üzere, her gün yeni bir krize uyanıyoruz. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor, kimse tahmin edemiyor. 2'nci Cihan Harbi sonrası kurulan kural temelli uluslararası sistemin yerini, 'kimin gücü kime yeterse' diyeceğimiz yeni bir düzen alıyor. Haklının güçlü olduğu değil, güçlünün haklı olduğu bir anlayış tarzı hızla kanıksanıyor. Haklının hakkını arayacağı uluslararası mekanizmalar ise kendilerinden beklenen görevi icra edemiyor. Türkiye, gerek coğrafi konumu, gerekse tarihi, beşeri ve kültürel bağları itibarıyla bu yeni statükonun etkilerini en çok hisseden ülkelerden biridir" dedi.
'TAMAMI ÜLKEMİZ İÇİN DİKKATLE TAKİP EDİLMESİ GEREKEN HASSAS KONULAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze'de 22 aydır katmerlenerek devam eden soykırımı, İsrail'in coğrafyayı istikrarsızlaştırmaya dönük saldırılarını, Rusya ile Ukrayna arasında 3,5 yılı geride bırakan savaşı, Güney Asya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Güney Kafkasya'ya kadar geniş bir bölgede nükseden sıcak gerilimlerin tamamını, bir şekilde bizi ilgilendirmekte; tedbir almamızı, müdahil olmamızı gerektirmektedir. Etrafımız ateş çemberiyle kuşatılmış' derken bunu hamaset olsun diye söylemiyoruz. Aksine her gün yaşadığımız bir gerçeği ifade ediyoruz. Gazze'de, insani yardım malzemesi girişine izin verilmediği için açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların derdi, bizim derdimizdir. 13,5 yıllık zulmün ardından 8 Aralık Devrimi'yle umutların yeniden yeşerdiği Suriye'ye yönelik saldırılar bizim sorunumuzdur. Karadeniz'in güvenliğini tehlikeye atan sıcak çatışmalar, aynı şekilde bizim için büyük bir endişe kaynağıdır. Libya'dan Sudan'a, Pakistan'dan Afganistan'a, nerede bir sıkıntı, çatışma, istikrarsızlık varsa, tamamı ülkemiz için dikkatle takip edilmesi gereken hassas konular arasında yer almaktadır" diye konuştu.
'TAHAKKÜM PEŞİNDE DEĞİLİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk dış politikası; barış, adalet, uluslararası hukuk, egemenliğe saygı, hakkaniyet ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruluyor. Nüfuz peşinde değiliz, tahakküm peşinde değiliz. Hiç kimsenin iç işlerine karışmak niyetinde, asla ve asla değiliz. Tüm kalbimizle bölgemizde huzur, barış, dayanışma istiyoruz. Elbette bunu isterken gereklerini de yerine getirmekten çekinmiyoruz. Nerede bir haksızlık, adaletsizlik ve zulüm görsek, sesimizi de tepkimizi de belli bir üslup içinde açıkça ortaya koyuyoruz. Bu anlayışla İsrail'in Gazze halkına yönelik, Nazileri fersah fersah aşan soykırımını tüm insanlığın gündeminde tutmaya devam ediyoruz. İnsani yardımlarımızla birlikte Gazze'deki vahşeti sona erdirmeye dönük diplomatik temaslarımızı da artırmış durumdayız. Gayemiz, bir an önce ateşkesin tesis edilmesidir. Gazze'ye insani yardımların girişine izin verilmesi bir başka önceliğimizdir. Maalesef 'Kızıl Haç'ın bile girişine izin verilmediği, gerçekten korkunç bir durum söz konusu. Daha önce de söyledim; Netanyahu ve katliam şebekesi, barbarlıkta Hitler'i çoktan geride bıraktı. Avrupa'daki Holokost sürecinde dahi Gazze'deki kadar insanlık dışı görüntüler ortaya çıkmadı. Her gün onlarca masumun, bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için can verdiği bir acımasızlığı, zerre kadar insanlık onuru taşıyan hiç kimse kabul edemez, buna sessiz kalamaz, bu cinnet haline rıza gösteremez" diye konuştu.
'SESSİZ KALAN HERKES SUÇA ORTAK OLUYOR DEMEKTİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her kim Gazze'deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail'in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir. Gazze'de insanlar ölürken, bebekler çocuklar ölürken, insanlar bir çuval un bulabilmek için ölürken hiçbirimiz buna sessiz kalamayız ve kalmayacağız. O masum bebeklerin kopmuş kafalarını, o çocukların kopmuş ellerini, bacaklarını, affedersiniz köpeklerin açlıktan yemeye başladığı, gömülmemiş cesetleri, o açlığı, o feryadı, annelerin yüreklerimizi yakan çığlıklarını hiçbirimiz unutamayız, hiçbirimiz unutmayacağız. Açlıktan, kitlesel ölümlerin başladığı bu kara günlerde, tüm uluslararası toplumu insanlık cephesinde birleşmeye davet ediyorum. Gelin, bu caniliğe hep birlikte tepki verelim. Gelin, bu zulme, bu vahşete artık 'yeter' diyelim. Gelin, gözünü iktidar hırsı bürümüş bir avuç insanlık düşmanının insanlığın adını daha fazla lekelemesine müsaade etmeyelim. Diğer türlü bu kan lekesi sadece Netanyahu'nun ve cinayet şebekesinin eline değil, Gazze'deki soykırıma susan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, şayet kaldıysa vicdanına bulaşacaktır" ifadelerini kullandı
'KÜRESEL BARIŞ VE GÜVENLİĞİN TESİSİ İÇİN HER TÜRLÜ ADIMI ATIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak en başından beri adil ve sürdürülebilir bir dünyanın inşası için dostlarımızla birlikte her platformda gayret sarf ediyoruz. Küresel barış ve güvenliğin tesisi için her türlü adımı atarken, daha fazla trajedinin yaşanmaması için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Bu süreçte şu ilkeyi kendimize rehber edindik. 'Bin akçalık su, bin akçalık nizadan iyidir.' Barış diplomasisi adına ne yapıyorsak, bu hikmetli sözün ışığında yapıyoruz. Yine bu süreçte hiçbir zaman unutmadığımız bir başka prensibimiz şudur. 'Hazır ol cenge, eğer ister isen sulh-u salah'. Yani eğer barış, huzur, güvenlik, dirlik ve refah istiyorsan, caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak zorundasın. Kendi vatanında onurunla, şerefinle, başın dik, alnın ak yaşamak istiyorsan, savunma yeteneklerini güçlendirmek mecburiyetindesin. Şüphesiz bunun yolu da yerli ve milli savunma sanayiinden geçiyor. Türkiye, yakın tarihinde savunma alanında ciddi sınamalarla karşılaşmış bir ülkedir. Dışa bağımlı olmanın sonuçlarını pek çok kez tecrübe ettik. 1960'lı yıllarda Kıbrıs hadiselerinde ve 1990'lı yıllarda terörle mücadelede maalesef dost ve müttefiklik beklediğimiz ülkelerden yeterli desteği alamadık" dedi.
'BARIŞ HAREKATI SONRASINDA AMBARGOLAR ADETA ZİRVEYE ÇIKTI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türkü'nün hak ve hukukunu korumak amacıyla gerçekleştirdiğimiz 1974 Barış Harekatı sonrasında ambargolar adeta zirveye çıktı. Bakım için gönderdiğimiz uçaklar alıkonuldu. Hatta bunun için ülkemize hangarda saklama borcu çıkarıldı. Telsiz gibi en temel iletişim araçları dahi bir süre ülkemize verilmedi. Esed rejimiyle yaşadığımız gerilimde yine aynı ahde vefasızlığı gördük. Hava savunma kapasitemizi güçlendirme arayışlarımızda karşımızda hep kapı duvar vardı. Hatta hava sahamızın sürekli ihlal edildiği günlerde, yangından mal kaçırırcasına hava savunma sistemleri ülkemizden sökülüp götürüldü. Libya'dan Karabağ'daki işgalin sonlandırılmasına kadar pek çok yerde benzer uygulamalar devam ettirildi. Atalarımızın bir sözü var. 'Kötü komşu adamı mal sahibi yapar'. Bizi de dost ve müttefiklerimiz savunma sanayinde mal sahibi yaptı. Her ambargo, her baskı, her haksızlık bize yeni bir kapı araladı. Biz de tüm gücümüzü kullanarak bu kapılardan içeri girmeyi başardık. Dün ambargolara, çifte standartlara ve diplomatik baskılara maruz kalan Türkiye, bugün savunma sanayi ürünleriyle dünya piyasalarına mührünü vuran bir konuma ulaştı" diye konuştu.
'KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ DEDİK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik ve öz kaynaklarımızı harekete geçirerek bu alanda kısa sürede ciddi mesafe kat ettik. Bu arka plan temelinde, bir yandan insani ve proaktif bir dış politika izlerken, diğer yandan savunma ve güvenlik yatırımlarımıza hız verdik. Tasarımdan seri üretime, AR-GE çalışmalarından inovasyon sürecine Türk savunma sanayiine çağ atlattık. Bir dönem temel sıkıntımız olan dışa bağımlılığımızı ciddi ölçüde atlattık. Göreve geldiğimizde yüzde 20 seviyesinde olan savunma sanayimizin yerlilik oranı, bugün yüzde 80'lerin üzerine çıktı. Sektördeki 3 bin 500'ü aşkın firmamız, 100 bin kişilik nitelikli personel kadrosuyla çalışmalarını başarılı bir şekilde sürdürüyor. Türk savunma sanayi, bugün bin 380'in üzerinde proje sayısıyla, 20 milyar doları aşan cirosuyla, geniş ürün yelpazesiyle adeta destan yazıyor. Güvenlik birimlerimizin neredeyse tüm ihtiyaçlarını kendi kaynaklarımızla en etkili şekilde karşılıyoruz. Yerli ürünlerimiz, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele operasyonlarında, yurt içi ve yurt dışındaki harekatlarımızda etkin rol oynuyor" dedi.
'TÜRKİYE, BUGÜN DÜNYADAKİ EN BÜYÜK 11'İNCİ SAVUNMA İHRACATÇISI DURUMUNA GELMİŞTİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İHA ve SİHA teknolojisinde dünyanın önde gelen 3 ülkesinden biriyiz. Geçen sene dünyada satılan her 100 İHA'dan 65'ini Türk firmaları tedarik etti. Özellikle SİHA'larımızın oyun değiştiren konsepti, küresel ölçekte büyük yankı uyandırıyor. Geleneksel taktik ve stratejileri dönüştürüyor. Aynı şekilde, dünyada kendi savaş gemisini tasarlayan, geliştiren, üreten 10 ülkeden biri şu anda Türkiye'dir. Ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ'lerimiz, araştırma kuruluşlarımız ve üniversitelerimiz geliştirdikleri özgün ürünlerle ihracat hanemizi yeni yıldızlarla süslüyor. Şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim. Türkiye, bugün dünyadaki en büyük 11'inci savunma ihracatçısı durumuna gelmiştir. İnsansız hava araçlarımız, milli gemi projelerimiz, elektronik sistemlerimiz, kara araçlarımız, silah ve mühimmatlarımız gıptayla takip ve talep ediliyor" ifadelerini kullandı.
'2024 HEDEFİMİZ OLAN 6,5 MİLYAR DOLARIN YÜZDE 11 ÜZERİNE ÇIKILMIŞTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayi şirketlerimiz, geçtiğimiz sene tam 180 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir başarıya imza attı. Şu rakam da dikkat çekicidir. 2024 yılında savunma ve havacılık alanındaki ihracatımız, NATO ve hizmet ihracatları da dahil olmak üzere yüzde 29'luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırmıştır. Böylece 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doların yüzde 11 üzerine çıktık. 2025 Haziran ayı ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 10,4 artarak 623 milyon dolara ulaştı. Son 12 aydaki ihracatımız ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 23,1 düzeyinde bir artışla 7,5 milyar dolar seviyesini gördü. Lazer ve elektromanyetik silah sistemleri, otonom sistemler, siber güvenlik, kuantum teknolojisi ve yapay zeka gibi alanlarda izleyeceğimiz doğru stratejilerle yakın gelecekte rekabet gücümüzü inşallah daha da artıracağız" dedi.
'ÇOK DAHA BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE'Yİ İNŞA ETMEK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak, “Şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Ülke olarak en önemli avantajlarımızdan biri de nitelikli ve dinamik insan gücümüzdür. Savunma sanayi başta olmak üzere her alandaki teknolojik atılımımızı çok daha ileriye taşıyacak yetişmiş insan gücüne sahibiz. Özellikle bunu daha da geliştirmekte kararlıyız. Bu vesileyle Savunma Sanayi Başkanlarımız başta olmak üzere, bütün bu başarıda pay sahibi olan tüm kurum ve kuruluşlarımızı, firmalarımızı, emek veren her bir kardeşimi bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum. Türk savunma sektörüyle gurur duyuyoruz. İnşallah gelecekte çok daha iyi seviyelerde olacağımıza yürekten inanıyoruz. 'Küresel Güç Türkiye' vizyonuyla, savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye yolunda kararlı adımlarla ilerliyoruz. Savunma sanayinde 'Milli Yetkinlik Hamlesi' adını verdiğimiz büyük bir dönüşüm başlattık. Onay ve talimatını bizzat verdiğim 'Milli Yetkinlik Hamlesi' ile savunma sanayi ekosistemi içerisinde sistematik bir yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızla, savunma ve güvenlik yatırımlarımızla dosta güven, düşmana korku veren çok daha büyük ve güçlü bir Türkiye'yi inşa etmek için mücadele edeceğiz. Birlikte çalışacağız, birlikte üreteceğiz, geleceğe birlikte yürüyeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, konuşmasının ardından hediye takdiminde bulunuldu. Ardından İDEF 2025 Fuarı'nın açılışı sembolik butona basılarak ve kurdele kesimi yapılarak gerçekleştirildi.
cikcik
23 Temmuz 2025 Çarşamba 08:4425 yıldır aynı **** artık sıkıldık........aptal değiliz..... sn cumhurbaşkanım..... hani sen okonomist tin ŞAHA kalkıyorduk..uçuyorduk.....bırak ****yi
Ahmet Yücel
22 Temmuz 2025 Salı 21:30O söylediklerininiz. savunma mühendisleri şehit edilmeden önceydi. mit neredeydi. ****ik avınamı çıkmıştı. mühendislerimiz şehit edilirken. geçti borun pazarı.......... ülkemiz elden gitti................. nokta.......................... bu saatten sonra ne masal ne ninni dinlemeye ihtiyacımız yok. bir kaç yıl sonra israilin abd nin ingilizin sömürgesiyiz nokta........... görünen köy kılavuz istemez..................
Mulayim
22 Temmuz 2025 Salı 20:29Kim.okuyacak bu kadar yazıyı hicmi usenmediniz