"Cumartesi günü konudan kısaca bahsettim. Bugün ayrıntıyı vereyim. Önce idareci kimdir kısaca belirtelim:
İdareci, çalışanının güvendiği insandır,
İdareci sorun çıkaran değil, sorun çözendir,
İdareci kriz çıkaran, krizi doğuran değil, krizi çözendir,
İdareci kanun ve yönetmeliklerin net olmayan bölümlerini çalışan lehine yorumlayabilecek kişidir,
İdareci yol gösteren, sürecin önünü açandır.
Kısaca idareci kendisi sorun olmalayan, sorunu ortadan kaldırandır.
İdareci insandır. İnsanda vicdan olmalıdır. Empati duygusu olmayanın, vicdani değerleri zayıf olanların idareci olmaları sistemi tıkar, sorunun parçası haline gelirler.
Gelelim konumuza. Malumunuz yaşanan olay yine Milli Eğitim ile ilgili. Konunun şahsımla ilgisi yok. Zaten ilgisi olsa yazmam. Sün 3 gününde şahit olduğum bir tayin başvurusu sürecinde yaşananları, Ispartalının bilmesi, değerlendirmesi ve bazı arkadaşların nasıl idarecilik yaptıklarının görülmesi açısından sizlerle paylaşıyorum.
Çarşamba günü sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaş aradı. Zaman açısından bir sorun olduğunu, zaman sıkıntısının giderilmesi için bayan bir öğretmenin desteğime ihtiyacı olduğunu söyledi. Akşam üzere görüştük.
Eşinden yeni ayrılan, psikiyatrik tedavi gören öğretmen, sağlık sorunları ve ailevi sebeplerden dolayı ailesinin yaşadığı şehre tayin istemek durumunda kalmış. Tek hekimden sağlık raporu almış ama heyet raporu istendiği için kendisine “heyet raporu” alarak tayin talebinde bulunması istenmiş. Cuma günü de son gün.
Öğretmen arkadaş süreci anlatırken titriyor, sürekli ağlıyor. Heyet raporu alması için sadece Perşembe var. İlgili hastanemizin idareci ile görüştüm ve kendisi süreci hızlandırdı. Heyet raporu Perşembe günü akşam saatlerinde alındı.
Okulu belgeleri onayladı. Bir sonraki adım Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onaylaması. Rapor almasına rağmen Milli Eğitim Müdürlüğü “olmaz” diyor. Öğretmen arkadaş beni aradı.
“Raporu kabul edemeyeceklerini” söylüyorlar. Nedenini ise “raporda istenilen ibarenin olmadığı”nı gösteriyorlar. Bende:”Hocam heyet raporunda sizin rahatsız olduğunuz yazıyor. Daha ne yazacak” dedim.
Bunun üzerine Milli Eğitim’de idareci bir dostumu aradım. Onunla konuyu paylaşırken, atamaya bakan Müdür Yardımcısı Halil Doğan’ın yanına geldiğini söyledi ve telefonu verdi. Kendisine durumu izah ettim. Aldığım cevap şu:
“Şakir bey biz yönetmeliklere göre hareket ederiz. Yönetmelikte heyet raporunda HAYATİ TEHLİKE ibaresi yazılması gerektiğini söylüyor. Biz onay versek bile bakanlık vermez.”
Ben bunun üzerine:”Halil Hocam yönetmelikle istenilen sağlık sorununu belirten heyet raporunun alınmasıdır. Tayin isteyen öğretmen arkadaşın rahatsızlığı psikiyatri ile ilgili. Siz psikiyatri hastası ile ilgili raporu nasıl “hayati tehlikesi var” diye yazabilirsiniz. Burada yorumu siz yapacaksınız. Doktorlar hasta demiş, raporu vermiş. Siz onay verin, bırakın bakanlığı kendisi karar versin, kendisi raporu incelesin.
Hastalık cerrahi, dahili veya yaşam olguları ile ilgili kesin karar verilebilecek bir hastalık değil ki. Psikiyatri hastasına nasıl “hayati tehlikesi var” ibaresi koyabilirsiniz? Neye göre koyacaksınız? Siz yardımcı olmalısınız? Yönetmeliği öğretmenin, çalışanın lehine yorumlamanız gerekiyor”dedim.
Halli bey:”Tamam inceleyelim, yardımcı olmaya çalışalım” dedi ve görüşme bitti. Öğleden sonra hoca hanımı aradım ve sonucu sorduğumda:”Şakir bey başvurum reddedilmiş. Gerekçe olarak ise raporda “HAYATİ TEHLİKESİ” ibaresinin olmadığı gösterilmiş. Yardımlarınız için teşekkür ederim” dedi.
Değerli okurlar olay bu.
Şimdi soralım İl Milli Eğitim Şube Müdürü Halil Doğan’a:
“Psikiyatri Hastasının raporuna HAYATİ TEHLİKE VAR” ibaresini nasıl yazabilirsiniz?
Yönetmelikte bu ibare isteniyor ama hastalık gereği konamıyorsa sizin göreviniz OLMAZ demek mi? Yoksa öğretmene yardımcı olup, yönetmeliği öğretmenin lehine yorumlayıp YARDIMCI olmak mı?
İdarecinin görevi çözüm üretmek yardımcı olmak değil midir? Sizi devlet oraya “çalışanları idare edin yani sorunları çözün” diye getirdi. Eğer inisiyatif almayacak, yönetmelikleri yorumlamayacaksanız size ihtiyaç olmaz ki. Herkes yönetmeliği okur ve gereğini yapar. Sizin orada bulunuş amacınız ne?
Bırakın zorluk çıkarmayı böyle bir durumda insan olarak görevinizden fazlasını yapmanız gerekmez mi?
Bu ilde çalışmak istemeyen, ailevi ve ruhsal sorunları nedeniyle başka ilde yaşayan ailesinin yanına gitmek isteyen bir öğretmenin bu talebini zorlaştırarak, engel olarak elinize ne geçti? Bu öğretmenden bu ilde verim bekleyebilir misiniz? Eğitim adına size göre artısı mı olur eksisi mi?
Bu öğretmen yarın Isparta’da bir sorun yaşarsa, zarar görürse bunu vebalini nasıl ödeyeceksiniz?
Aynı durumda siz veya bir yakınınız olsa ne yaparsınız? Neden empati yapmıyorsunuz? Neden insanların şartlarını düşünmüyorsunuz?
Sizden istenen kanunsuz bir iş yapmanız değil. Sadece yönetmelikler çerçevesinde yardımcı olmanız, yorumunuzu öğretmen lehine yapmanız, öğretmenin talibine engel olmamanız.
Sizde hiç vicdan yok mu?”
Halil Hocam, idarecilik bu değil. Sizin gibi davrananlara da idareci denmez.
Ne yazık ki insanlar böyle. Öğretmen için yönetmeliği yorumlamayanlar, konu kendileri oldu mu yönetmeliğin her kelimesini yorumlar, kendileri lehine çözüm ararlar.
Halil Hocam, idarecilerle ilgili rotasyonda Isparta’da kalmak için eminim ki yönetmeliğin tamamını ezberlemiş, nasıl bir boşluk, lehine yorumlanacak bir madde bulurum diye çaba sarfetmektedir. Belki de bulmuştur. Çünkü söz konusu kendi durumu. Peki başkasının durumu ne olacak?
İdareci bu nüansı anlayabilen insandır.
Empati, insanlık budur işte. Kendiniz oldu mu başka, öğretmene başka.
İdareci olunmuyor, doğuluyor. Böyle idarecilerle Isparta eğitiminden başarı bekliyoruz. Sizce bu mantık eğitime destek mi, köstek mi oluyor.
İnsanlık için yazık ki çok yazık.
Uzatmanın anlamı yok. Halil Hocam, bu mantıkla bir yere varamazsınız, sadece beddua alırsınız. Yazacak çok şey var ama bu kadarı yeter."