28 Mart 2024 Perşembe

Ülkemiz ve Bölgemiz Perspektifinden Mülteciler

Ülkemiz ve Bölgemiz Perspektifinden Mülteciler

Isparta

Yaşadıkları zulüm ve savaştan kaçıp ülkemize sığınan mülteci durumundaki kişilere daha vicdani bir bilinçle yaklaşılmasına öncülük etmek,konuya ilişkin yürütülen çalışmalar hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla;yaşadığımız coğrafyanın önde gelen araştırmacı, bilim adamı, bu konuda çalışmalar yürüten siyasi temsilci ve sivil toplum kurumu yetkilileri,Üniversitemizde bir araya geldi.


Başbakanlık ve Yüksek Öğretim Kurulunun Üniversitemize yüklemiş olduğu misyon çerçevesinde SDÜ Rektörlüğü, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Dış İlişkiler Koordinatörlüğünce Prof. Dr. M. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Ülkemiz ve Bölgemiz perspektifinden Mülteciler, Sosyal,Kültürel Ekonomik ve Akademik Boyut” isimli panelde, konu; daha geniş bir perspektiften ele alındı.


Panelin açılış konuşmasını Dış İlişkiler Koordinatörü Prof.Dr. Haluk Songur yaptı. Songur, Ülkemizdeki binlerce Suriyeli arasından akademisyenlerin tespit edilip çalışma alanlarının belirlenmesi, dökümlerin çıkartılması ve ülkemizin akademi dünyası ile bağlantılarının kurulması noktasında uyum çalışması başlatıldığını ifade ederek bu çalışmanın hazırlanması ve yürütülmesi sürecinde destek veren Başbakanlık Göç ve İnsani Yardımlaşma Başmüşavirliği, İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.


 Üniversite yönetimi olarak konuya evrensel bir perspektiften baktıklarını belirten Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı da yardımlaşmanın; İslam inancı ve Türk kültürünün tartışılmaz değeri olduğunu vurguladı. Çarıkçı, mülteciler konusunun önümüzdeki yıllarda ülke gündeminde olacak bir konu olduğunu belirterek sosyolojik ve eğitim yönüyle bu konuyu gözardı etmenin imkansız olduğunu söyledi.


Konuşmasına TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde kurulan Mülteci Hakları Alt Komisyonu üyesi olduğunu belirterek başlayan Isparta Milletvekili Sait Yüce ise bu vesileyle mültecilerle ilgili çeşitli ziyaretlerde bulunduklarını ve kurumlardan gelen temsilcileri dinlediklerini anlattı. Yüce, Bedüizzaman Said Nursi’nin bir sözünden örnek vererek İslam medeniyetinin her zaman haklıyı kuvvetli gördüğünü; önemli olan hususun fazilet, inanç ve rıza olduğunu vurguladı.


Ekonomik, siyasal istikrarsızlıklar ve çevresel faktörler sonucunda tarihin her döneminde belirli göçler yaşandığını anlatan Vali Vahdettin Özkan da vatanını terk etmek zorunda kalarak ülkemize gelen bireylere kucak açılmasının inancımızdan gelen kadim medeniyetimizin önemli bir özelliği olduğunu belirtti.


Açılış konuşmalarının ardından “Ülkemiz ve Bölgemiz perspektifinden Mülteciler, Sosyal, Kültürel Ekonomik ve Akademik Boyut” konulu panelin, YÖK Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hatipoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk oturumuna geçildi.


 

Mülteci, sığınmacı gibi kavramların yerini kardeşlik,yeniden buluşma gibi kavramlara bırakması gerektiğini savunan Hatipoğlu, YÖK bünyesinde bu konuda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Oluşturulan “CVVeri Bankası” ile ülkesini terk etmek zorunda kalmış bireylere daha geniş perspektiften bakma imkanı yakaladıklarını sözlerine ekleyen Hatipoğlu, “Busürecin sadece acil ihtiyaçların karşılanması değil, Suriyeli kardeşlerimizden alabileceklerimiz ve onlara verebileceklerimiz konusunda ortak toplum inşasını dikkate alan bir süreç olarak değerlendirmek gerekiyor.” dedi.

 

 

 

Konuyu hükümet politikaları açısından değerlendiren Antalya Milletvekili Atay Uslu ise göç konusuna yoğunluk verdiği konuşmasında tarihimiz boyunca çeşitli göçlere kapılarını açmış bir medeniyet olduğumuzu; yabancı uyruklu vatandaşlara imtiyaz tanıyan “Geçici Koruma Kanunu” ile vicdani vetarihi yönümüzün hukuki açıdan da desteklendiğini kaydetti. 1951 yılında mültecilere yönelik devreye giren Cenevre Sözleşmesi’nden bahseden Uslu,  1923- 2011 yılları arasında 2 milyona yakın mülteci sayısının şuanda 3 milyona ulaştığını vurgulayarak Türkiye’nin artık göç için transit değil hedef bir ülke olduğunu söyledi.

 

MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük de Suriyeli çocukların eğitim- öğretim hayatına dahil olabilmeleri adına çalışmalar yürüttüklerini belirterek kaybedilebilecek her çocuğun sadece bizim değil tüm insanlığın vicdani sorumluluğu olduğunu vurguladı. Eğitimsiz geçen bir anın telafisinin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Büyük, çocuklara yaşadıkları sarsıntıları unutturmak için kamplarda rehberlik hizmeti; Türk öğrencilerle kaynaşmaları ve adaptasyonlarının sağlanması adına da kendi müfredatlarının yanı sıra Türkçe eğitim verildiğini ifade etti.

 

Bakanlığın kaynak aktarımı konusunda bilgi veren Kalkınma Bakanlığı Temsilcisi Hacı Mahmut Arslan, mülteciler konusunda gerçekleştirilen ulusal ve uluslararası çalışmalara değindi. Türkiye’nin göç ve mülteciler stratejisiyle ilgili faaliyetlerinin devam ettiğine vurgu yapan Arslan, sahada yürütülen çalışmaları mali olarak desteklediklerini söyledi.

 

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırma Vakfı (SETA) Genel Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Muhittin Ataman ise sivil toplum kuruluşu olan SETA’nın soruna yaklaşımı hakkında bilgi verdi. Üç temel kavram: “Göçmen,Sığınmacı ve Mülteci”nin tanımı yapan Ataman, “Dünyada 60 milyon civarında mülteci statüsünde olan insan var. Mültecilerin kaynak ülkesi yani göç kaynağı olan ilk 10 ülke sırasıyla; Suriye, Afganistan, Somali, Güney Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burundi Cumhuriyeti, Myanmar, Irakve Ukrayna’dır. En fazla mülteci barındıran ülkeler ise Türkiye, Pakistan,Lübnan, İran, Etiyopya, Ürdün, Kenya, Uganda, Çad ve Sudan’dır.” dedi.

 

Gazeteci Nasuhi Güngör de “Basının Gözünde Mülteci” konulu konuşmasında medyanın insanlar üzerindeki etkisinden bahsederek “Medya yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın göstergesidir.” dedi. İnsanlarda Suriyelilere karşı olumsuz bir algı olduğunu vurgulayan Güngör, bir gönül coğrafyasında yaşadığımızı belirterek “insanlara karşı ön yargılı olmamamız”, “o insanlarla nasıl tarihi bir birliktelik yaşayabiliriz” noktasında düşünmemiz gerektiğini söyledi.

 

 

 

Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Songurmoderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin ikinci oturumunda ise ilk olarakBaşbakanlık Göç ve İnsani Yardımlar Başmüşavirliği Temsilcisi Ali Güneş sözaldı. Türkiye'nin hiçbir zaman ülkemize sığınan bireylere mülteci gözüylebakmadığını belirten Güneş, "Onlara hep misafir gözüyle baktık. Türkiye2011 yılında gönül kapısını açarak milyonlarca insanı ağırladı.” dedi.

 

 

 

Ülkemiz insanıyla uyum sürecini hızlandırmayaodaklandırdıklarını söyleyen Güneş, “Biz pastayı paylaşmayı değil pastayı nasılbüyüteceğimizi planlıyoruz.” şeklinde konuştu.

 

Suriye meselesine bir haberci ve bu ülkenin bir vatandaşıolarak baktığını söyleyen Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı MetinMutanoğlu,  savaşın normal hayatdengesini bozduğunu; Türkiye’nin Suriye’den gelen bireyler için güvenilir birliman olduğunu kaydetti. Mutanoğlu, ülkemizde eğitim alan, refaha yönelikçalışmaları gören mültecilerin, baskı koşullarının ortadan kalkması halindeülkelerine dönmek isteyebileceklerini ve ülkelerinin kalkınması adına her türlüimkanı değerlendirebileceğini savundu.

 

Ürdün’de yaşayan mültecilerin hayatlarını ve bu konu ileilgili tecrübeleri paylaşan TİKA Ürdün Temsilcisi Mehmet Sıddık Yıldırım,Ürdün’ün göç krizini fırsata çevirdiğini aktardı. Mültecilik konusunun bütünyönleriyle ele alınması gerektiğini ve bu konuda yaşanan süreç hakkında bilgiveren Yıldırım, mültecilerin Ürdün’ün inşaat sektörü ve hizmet alt yapısınabüyük katkılar sunduğunu ifade etti.

 

“Mülteci” kelimesinin insanlar arasında yanlış bir algıyasahip olduğunu dile getiren Yenişafak Gazetesi Yazarı Merve Şebnem Oruç,“Mülteci, olumsuz yaşam koşulları nedeniyle bulunduğu yerden uzaklaşmak,evinden ve vatanından kopmak zorunda kalan kişiler anlamına gelmektedir. Birinsanlık trajedisi olan Suriye meselesi, insanlara tam anlamıyla aktarılamadığıiçin “Suriyeliler” ifadesi insanlar için bir tehdit olarak görülmeye başlandı.Bu algı onların çocuk, kadın ya da yaşlı gibi insani değerlere sahipolduklarını bizlere unutturdu.” diye konuştu.

 

Suriye’nin geleceğinin inşa edilmesinde genç nüfusun etkinrol oynayacağına dikkat çeken İHH Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Emin Dağ iseSuriye’de beş yıldan bu yana savaşın devam ettiğini belirterek İHH olarakmağduriyetin giderilmesi adına yapmış oldukları çalışmalardan bahsetti.Mültecilerin yaşadıkları problemlere de değinen Dağ, artan mülteci sayısınakarşılık alınabilecek önlemler hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı İnsani Faaliyetler Birimi TürkiyeTemsilcisi Dr. İbrahim Altan da teşkilatın bu konuda yapmış olduğu çalışmalarhakkında bilgi vererek Suriyelilerin Türkiye için bir fırsat olduğunu,ülkemizde bulunan üç milyon Suriyelinin “Her zaman edepli ol, bir yerdeyaşayacağın zaman o yerin kurallarına uy, dikkat et” terbiyesiyle aramızdabulunduğunu ifade etti. Mülteciler konusunun SDÜ’de ele alınmasından duyduğumemnuniyeti dile getiren Altan, “Bu konuların genç zihinlere açılması çokönemli. Üniversitelerin söylemleri toplumu etkileyen söylemlerdir.” diyekonuştu.

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

YORUMLAR

nerdesiniz

05 Nisan 2016 Salı 16:57

her üniversite haberinin altına yorum yapan paralel tayfa bu habere tepkisiz kalmış...hayret

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR