Terörü Besleyenler ve Büyütenler

Osmanlı’nın mirasçısı ve torunu olan, bulunduğu jeopolitik ve stratejik coğrafya sebebiyle bütün dünyanın dikkatinde olan bu milletin, 1970’lerden beri başına bela olan TERÖR illeti, dış mihraklardan aldığı destek ile hala devam edip geliyor. Bu milletin başına musallat edilen 70’lerde ASALA terörü, 80’lerde sağ-sol ve alevi-sünni çatışması, 90’larda ise PKK terörü ile bu millet hala imtahan edilmekte.

Terör; içinde barındırdığı akıl almaz dinamikleri ile tüm dünya ülkelerini de zaman zaman çaresizlik içerisinde bırakmakta. Öyle ki, bazen Amerika, bazen Avrupa bazen de Afrika dahi terörü karşı çaresiz kalabiliyor. Asya kıtası zaten bu terör açmazından uzun yıllardır nasibini almakta.

Terörün ana hedefinde; meşru devletler tarafından kale alınmak, daha fazla özgürlük elde etmek, maddi imkanlara kavuşmak, lokal anlamda serbest olmak ve daha önemlisi mevcut iktidarları ele geçirmek var. Terör bu istekleri cebren ve silah zoruyla elde etmek ister. Bulduğu sempatizan ve taraftarlarına maddi kazanç, sosyal tatmin ve özgürlük vaat eder. Aslında arka planda, kandırılan taraftarlar için biraz manevi haz ve biraz da meşhur olma havası gibi yanları da yok değil.

Dünyanın neresinde olursa olsun terör, legal devletler tarafından yasaklanmıştır. Çünkü terör, ülke halkları korkutmuştur, tedirgin etmiştir. Terör, mevcut olan birçok yasal hak arama usulleri yerine kan dökerek ve zor kullanarak hak arama adına taptaze canlar almıştır. Yani, masum insanların kanı ile hep gündeme gelmiştir. Terör; anaları çocuksuz, çocukları ise yetim bırakmıştır.

Terörün bu kadar olumsuz özellikleri varken, dünyada hala neden terör sona ermez ve tükenmez? Çünkü terörün devamını isteyen en büyük destekçiler, dış devletler ve ülke içindeki gafillerdir. Dünyadaki emperyalist egemen güçler kendi çıkarları gereği, başka güçlü devletler istemedikleri, kendilerine rakip gördükleri ülkeleri zayıflatmak ve enerjilerini boşa gidermek amacıyla terörü  beslemekteler. Zaten terörün ajandasında, uyuşturucu ve kara paradan tutun, kadın ticareti yapanlar, silah üreticileri ve ekonomi spekülatörlerine kadar adresler vardır.

Hal böyle olunca, bu necip millet de yıllardır terör belasıyla uğraşmaktadır. Son yıllardaki kararlı ve alternatif çalışmalar nedeniyle terörün kaynakları en aza indirilmiş, dış devletlerle politik ilişkiler sonucunda barış sürecinde karar kılınmıştır.

Zira analar ağlamaktadır. Şehit cenazesini defnettiğimiz tüm şehirlerimizde gözyaşlarımızın rengi hep aynıdır. Güzelim enerjilerimiz bir hiç uğruna heba olmaktadır. Devletimiz temelleri sarsılmaktadır. El alem halimize bakıp sırıtmaktadır. Ülke olarak son yıllarda yapmış olduğumuz hamleler bir bir boşa gitmektedir.

Ancak, geldiğimiz noktada anlıyoruz ki, dünyada mertliğin kuralları değişmiş namertliğin kitabı yeniden dizayn edilmiştir. Düşmanın şereflisi kalmamış, alçaklığın sınırları doruklara tırmanmıştır. Bugün sizinle dost olanlar, yarınlarda çıkarları uğruna sizi satabilmektedir. Dost bildiğiniz müttefikleriniz ve komşu ülkeler, kendi ikballeri için sizin aleyhinize haince planlar içine girebilmektedir.

Son Ankara saldırısında birbirimizi suçlamaya hiç gerek yok. Herkesin hesabını bir an önce yapması gerekmektedir. Unutmayalım ki dünyada, adı ne olursa  olsun hiçbir terör hiçbir zaman başarılı olmuş ve kendi devletini kurmuş değildir. Olan sadece terörist başı liderlerin ihtirası uğruna mazlum canlara olmuştur.

Öyleyse, devletin gücünü ve bu necip milletin sabrını kimse test etmeye kalkmasın. Çünkü biz, tarihte 16 büyük devlet kurmuş, bir ölürken bin dirilmiş bir ahfadın torunlarıyız. Bu günlerde, bu kadar iyi niyet ve anlayışımızla edebimizle duruyorsak, sabredenlere verilen müjde hatırınadır. Yoksa, nerede ve nasıl hareket edebileceğimizi herkes gayet iyi bilir. Allah bu devlete zeval vermesin. Bu milletin birliğini ve dirliğini de bozmasın…

İsmail TANIŞMAN

AK PARTİ Demokrasi Hakem Kurulu Başkanı