19 Nisan 2024 Cuma

KENTSEL DÖNÜŞÜME DAİR

Kentsel Dönüşüm Yasası da dediğimiz "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun", tartışmalarla nihayet TBMM Genel Kurulu'ndan geçti. Cumhurbaşkanımızın imzasının ardından Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun ülkemizin tüm şehirlerini kapsadığından Isparta'daki dönüşüm gereken/gerektiren mahalleleri ve binaları da kapsıyor.

Isparta

Kentimiz, zaman içerisinde artan nüfus, doğal afetler, çarpık yapılaşma ve bunlara bağlı çeşitli sorunlar yüzünden yıpranıyor, köhneleşiyor. Yani şehirlerimiz zamana karşı direnemiyor ve yaşlanıyor. Eşyanın tabiatında olduğu gibi. Bu durumda biz insan oğluna ise yaşadığımız şehri çağdaş şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına bağlı kalarak yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bunu sağlamaya da kentsel dönüşüm deniliyor.

 

Şehrimiz Isparta son yüzyıldan kalan mahalleleri, son elli yılda yapılan sağlıksız ve dayanıksız betonarme yapıları ile S.O.S veriyor. Şehrimizde gecekondu olmayışı büyük bir fırsat olarak algılansa da eski ve afet yönetmeliğine uygun yapılmayan yapıları ve afet bölgesinin merkezinde bulunan büyük yerleşim yeri olma özelliği ile olabilecek en ufak bir afet durumunda can ve mal açısından olağanüstü tehlike sınırında. Son 20 yıl içinde yaşadığımız başta Sütçüler ve Senirkent sel baskınlarındaki kayıplarımız bunun ispatı. Allah koruyor, henüz büyük deprem yaşamadık ama uzmanlar sürekli uyarıyor. Gerilen ve bir türlü boşalamayan bir fay hattının üzerinde oturuyoruz. Depremi en son 1900’lü yıllarda yaşayan şehrimizde depremden hep çevre illerde kayıplar olunca deprem bize hiç uğramayacak gibi geliyor. Hep başkaları ölünce deprem veya afet bize hiç uğramayacak gibi. Ateş düşmedi ya ocağa, düşecek yerlerimiz henüz yanmıyor. Sadece televizyonlarda 5-10 saniye vicdan yapıyor ve o halin içinde kendimizi tahayyül ediyoruz. Ve olayı yaşayan biz olmadığımız için şükrediyoruz. Ağız ucuyla ölenlere rahmet okumaktan da geri kalmıyoruz.

 

Yaratıcımız, yüce kitabıyla bizi sürekli uyarıyor. Ne zaman daha önceki ümmetlerin akibetinden ders alacaksınız diye. Her afet sonrası hiç birimiz Allah bize tekrar şans verdi, fırsat, zaman ve mühlet verdi kendimizi diğer insanlarımızın başına gelenlerden korumak ve korunmak için. Ama yarın bu fırsatı değerlendirememiş olmanın hesabını soracağını da unutmayalım.

 

Böyle hoş olmayan bir tablo çizdikten sonra, moda tabirle depremden değil binalardan korkmalı deyişini de hatırlatarak, şehrimiz Isparta adına binaların her safhasında söz sahibi olan herkese büyük görevler düşmekte. Başta Belediye başkanımız, Valiliğimiz ve Çevre/Şehircilik Müdürlüğümüz, İnşaatla ilgili odalarımız ve inşaatların son safhasında ama en önemli yerinde olan müteahhitlerimiz, bunların hepsi -Allah muhafaza- bir afet sonrası suçlu arama safhasında topun ağzındalar. Veli GÖÇER’i unutan var mı? Şehrin yaşam alanlarını belirleme ve ruhsatlandırma safhasında olan belediyemiz, kamuyu planlama ve imar etme konusunda Çevre/Şehircilik Müdürlüğümüz, inşaatların çiziminden yer etüdüne kadar uygunluk veren odalarımız.

 

Belediye ve başkanlarının beş yılda bir görev teslim ettikleri, Çevre/Şehircilik Müdürlüğümüzün sivil imara müdahil olmadığı, yapı denetiminin henüz tam anlamıyla oturmadığı bir ortamda, bu işin içinden çıkmak zor olacağa benziyor. Merkezi idare olan hükümetimiz gerekli olan yasayı çıkararak üzerine düşeni yapmıştır. Geri kalan iş –memur olan Valimizi saymazsak- belediye başkanımızının omuzlarında. Biz Ispartalılar olarak, kendisini yüksek mimar olarak devamlı deklare eden sayın başkanımız Yusuf Ziya GÜNAYDIN’ın bu işi başarıp/başaramayacağı noktasında büyük ve yüksek endişelerimiz var. Yüksek mimar olmak ne kadar yüksekse, şehrin reklâmı ve dinlenmesine yardımcı olmak adına sanatçılar getirmek ne kadar yüksekse, dileğimiz, deprem riskimiz adına çalışma yapmamaktan dolayı belediye olarak mahkemeye verilen/verilecek sayın belediye başkanımızın da taa yükseklerden başının belaya girmemesi.

 

Son sözlerimle konuyu bitirelim. İncelediğim kadarı ile yasada da belirtilen risk alanları, riskli yapılar, dönüşüm ve devlet/banka yardımı gibi hususlarda çalışmalara acilen başlanmalı ve konuya yüksek hassasiyet gösterilmelidir. Bir emekli Vali, bir emekli Çevre/Şehircilik müdürü bürokrasi mantığı ile kendini kurtarabilir ama elini kolunu sallaya sallaya yerel televizyon kanallarına bir akşamlık bir program için eski parayla 400 milyar verebilen, maliye ve sigortaya borcu olduğu halde festival için 1-2 trilyon harcayabilen sayın başkanımız, yarınlarda da bu şehrin sokaklarında rahat rahat gezebilmeli. Hem de göğsünü gere gere. Yoksa bu tür harcamaları engellemek için yasa mı çıkarmalı Ankara’da?

 

Her şeyimiz var. Yağ, un, şeker. Sadece kararlı, cesur, alçak gönüllü ve yüksek mimar-mühendis idarecilere ihtiyacımız var. Belediye meclisi ve İl genel meclisimiz var. Ticaret odalarımız ve borsamız var. İnşaat odalarımız ve yetişmiş kadromuz var. Güçlü bir hükümetimiz ve parti ayrımı gözetmeden her yere koşturan özel ve güzel vekillerimiz var. Tam çalışma zamanı. Saygılarımla…

 

İsmail TANIŞMAN

AK PARTİ

Isparta Belediye Meclis Üyesi

 

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR