ISPARTA'DA BİLDİRİ YAYINLAYACAK KİMSE YOK MU?

Geçen hafta başında ülkemizin değişik üniversitelerinde örgütlenmiş bir grup akademisyen, hükümete karşı bir bildirinin altına imza attılar. Neymiş dertleri: “hükümet güneydoğu’da PKK ile savaşırken orantısız güç kullanıyor, aşırıya kaçıyor ve insanları katlediyormuş, falan filan…”.

Arkasından yine aynı odaklar tarafından görevlendirilen sinemacılar, onların arkasından da sanatçılar diye isimlendirebileceğimiz bir grup daha... Olayı ifade özgürlüğü ve demokrasi paydasında değerlendirmek gerekirse bu arkadaşlar mazur görülebilir. Zira bir başkasının özgürlük ve yaşam sahasına zarar vermedikçe insan fikirlerini ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli. Bu güzel ve olması gereken bir özgürlük. Ancak bu memlekette yüzde 50 civarında bir halk oyuyla seçilen bir cumhurreisi ve yaklaşık yine aynı oy oranları ile iktidara gelmiş bir hükümet ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve vatandaşının güvenliğini sağlamak ve korumak adına, ülkenin güvenlik birimleriyle ortaklaşa alınan bir kararı uygulamasını eleştirirken çok değil ama biraz vicdan sahibi olmak gerek.

Bu halk hem cumhurreisinden, hem de hükümetten memnun ki 13 yıldır bu şekilde yönetilmeyi tercih ediyor. Halkın tercihine saygı duymak gerekir. Sizin de yıllardır savunduğunuz çoğulcu yönetim biçimi bu değil mi? Yoksa sizler, bilge olabileceği hiç aklınıza bile gelmeyen “çobanla benim oyum bir değildir” diyerek kendi cinsel görselliğini satarak hayatını kazanan sözde sanatçı gibi mi düşünüyorsunuz? Bu halkı ve iradesini kendi tercihlerinizin yanında göremeyince, size de bu halk için Aziz Nesin gibi mi düşünüyorsunuz?

Herkes biliyor ki, Türk milleti bu hükümetin güneydoğuda böyle bir uygulamaya gideceğini seçim meydanlarında deklare etmesinden sonra sandığa gitti ve Ak Parti’nin uygulayacağı güneydoğu politikasını tasvip ederek oy verdi. Yani devlete kaldırılan elin, güvenlik güçlerimize silah sıkan elin behemehal kırılması adına oy verdi. Türk milleti, 1000 yıldır harcı beraber karılan bölge insanının sindirilmesi adına katliamlar yapan PKK’nın tasviyesi için oy verdi. Yine bu asil millet 1 Kasım seçimlerinde, ülkenin her türlü terörden arındırılması adına oy verdi. Hasılı, sandıktan çıkan çoğunluk bu çözümü onayladı ve uygun gördü. Lütfen asil Türk milletinin iradesine saygı duyalım. Demokrasi adına, çoğulculuk adına.

Şimdi hal böyle iken; “tamam demokrasi var, sandıktan birinci parti çıktınız ama biz akademisyenler, sinemacılar, sanatçılar olarak bu operasyonları kabul etmiyoruz ve Türkiye’yi dünyaya şikayet ediyoruz” demenin gerekçesi demokrasi mi?

Madem bu kadar memleket sevdalısıydınız da, neden bu çok değerli (!) düşüncelerinizi ifade eden bildirinizi, 1 Kasım genel seçiminden önce yayınlamadınız? Böylece sizin fikirlerinizi bu milletin ne kadar onaylayıp onaylamadığını hep beraber görürdük.  

Ama siz akademisyensiniz, siz sanatçısınız. Seçim öncesi bu mazlum ve kadirşinas millete bu düşüncelerinizi diyemezdiniz, demediniz de. Seçim sonrası ise statünüze sığınarak, kendi marabanız arasında tarihe geçme sevdanız (!) adına ucuz kahramanlık yaparak bildiri yayınlıyorsunuz. Geçti kardeşim geçti. Bor’un pazarı geçti. Merkeplerinizi alın ve Niğde’ye doğru yola koyulun. Bu gidişle sizin de merkepleriniz de daha çok yolu var...

İsmail TANIŞMAN—Isparta Ak Parti Demokrasi Hakem Kurulu Başkanı