Tekeli: Kentimizi depreme dirençli hale getirmeliyiz!

Başkan Tekeli; “Depremin öldürmediğini, kusurlu yapıların can kaybına neden olduğunu acı bir tecrübeyle öğrendik. Kentimizi deprem ihtimaline karşı dirençli hale getirmemiz gerekiyor.” dedi. 

Başkan Tekeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi derinden sarsan 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti.  Son yılların en yıkıcı doğal afetlerinden birini yaşadığımız 6 Şubat 2023’de meydana gelen depremler çok sayıda can kaybına, yaralanmalara ve ağır hasarlara sebep oldu. Felaketin gönüllerimizde bıraktığı izler ve kaybettiğimiz insanlarımızın acısı her zaman izimizde taze kalacaktır. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

DEPREMZEDELER BÜYÜK SORUNLARLA MÜCADELE EDİYOR

Asrın felaketi olarak adlandırılan, çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına yol açan deprem, aynı zamanda birlik ve beraberliğimizin, yardımlaşma ve dayanışma ruhumuzu bir kez daha dünyaya göstermiştir. Geçen bir yıllık süreç içerisinde depremzede vatandaşlarımızın tüm sorunlarının çözüldüğünü, sosyal refahın yükseldiğini, hayatın normalleştiğini görmek, hissetmek isterdik. Fakat deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın halen büyük sorunlarla mücadele ettiğini görüyoruz, biliyoruz. 

BİNLERCE VATANDAŞIMIZI GÖZ GÖRE GÖRE KAYBETTİK

Tarihimizin en ağır felaketlerinden birini yaşadığımız 6 Şubat depremleri bugüne kadar yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın ülkemizin, şehirlerimizin, binalarımızın ve kurumlarımızın depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır. Depremin ardından yardımların zamanında ulaşmadığını, kurtarma çalışmalarının yetersiz kaldığını, en önemlisi de iletişimin kesildiğini, kısacası devletin kriz yönetimine hazırlıklı olmadığını maalesef ki acı bir tecrübeyle yaşamış olduk. Üzülüyoruz, çünkü binlerce vatandaşımızı göz göre göre kaybettik.

ISPARTA RİSK HARİTASI İÇİNDE

Bilindiği üzere Isparta da Türkiye’nin deprem riski dağılım haritasında genel olarak birinci derecedeki deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Nüfus olarak ise Isparta nüfusunun yaklaşık % 93’ünden fazlası 1. derece deprem bölgesinde, % 5-7 civarında bir oranı da 2. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Isparta olarak durumumuzun vahim olduğu gerçeğini kabullendik. 6 Şubat depremlerinin ardından birçok kurumun paydaşlığında deprem çalıştayları düzenlendi. Fakat bu çalıştaylardan elde edilen sonuçlar ne durumdadır, uygulanmaya başlandı mı bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey var, 6 şubatta yaşadığımız depremin duygusallığı ile birtakım girişimlerde bulunuldu, çalıştaylar düzenlendi, kentsel dönüşümden bahsedildi. O gün orada konuşulanlar yine o masada kaldı. 

İNSANLARIN CANI RANTA KURBAN EDİLİYOR

Isparta’da halen tarım arazileri imara açılıyor. Çünür’ü yok ettik, Deregümü’yü yok ettik, şimdi de Kolçelik Kavşağına geldi sıra. Tarım arazileri imara açılırken kentsel dönüşümün uygulanabilirliği mümkün değildir. Karaağaç, Hisar, Gülcü, Davraz ve sayamadığımız birçok mahallemiz eski yapılardan oluşuyor. Buralarda kapsayıcı bir kentsel dönüşüm projesi uygulanamaz mı? Tarım arazilerini imara açarak kolaycılık yapmaktan ziyade, müteahhitleri eski mahallelere yönlendirmek daha doğru olmaz mı? Yetkili ağızlar neredeyse her hafta tarım arazilerinin zemin sıvılaşmasından bahsediyor, buralarda yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğini söylüyor. 2000 yılından önceki yapılaşmanın sıkıntılı olduğunu dile getiriyor. Peki, tüm bu uyarılara rağmen Isparta Belediye Başkanı Sayın Şükrü Başdeğirmen 5 yıllık süreçte ne yaptı? Ondan önceki yönetim ne yaptı? İnsanların canını ranta kurban etti, kolaycılığa kaçtı. 
İlimizde öncelikle bilim insanlarını dinleyerek ve konunun paydaşlarıyla bir araya gelerek hiç zaman kaybetmeden kentsel dönüşümü başlatmamız gerekiyor. Aksi takdirde üzücü sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz oluyor. Depremin öldürmediğini, kusurlu yapıların can kaybına neden olduğunu acı bir tecrübeyle öğrendik. Kentimizi deprem ihtimaline karşı dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Bu konuda başta iktidar olmak üzere yerel yönetimler de mutlaka üzerine düşen sorumluluğu almalı ve atılacak adımlara öncü olmak zorundadır.”