29 Mart 2024 Cuma

ISPARTA KAZASI DAVASINDA TUHAFLIKLAR

ISPARTA KAZASI DAVASINDA TUHAFLIKLAR

İhale ilanları

Yarın, 3 Temmuz’da, Atlasjet’in 4203 sefer sayılı İstanbul-Isparta seferini yaparken 29 Kasım 2007’de düşerek tüm yolcuların ve mürettebatın ölümüne yol açan uçak kazasının duruşması var. Atlasjet’in WorldFocus Havayolları’ndan kiraladığı McDonnell Douglas MD-83 model uçak, kiralama yöntemi sebebiyle kaza esnasında World Focus pilotları tarafından kumandaediliyordu. Dolayısıyla kazanın 2 mağdur ve sorumlu şirket cephesi var.Şüphesiz en önemli sorumluluk, pilota, havayoluna ve yöneticilerin eyetki/lisans veren Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne aittir.


Havayollarının hepsi şu veya bu şekildeuçaklarını çeşitli kiralama yöntemleriyle filosunda bulunduruyor. Uzun veyakısa kiralama yöntemine göre bazen uçaklar personeliyle birlikte dekiralanabiliyor. Atlasjet de bu şekilde kiralama yaptı, ancak kaza olunca,“Uçak benim değil” savunmasına girdi. Havacılıkta böyle bir şey söz konusudeğil. Hali hazırda Türk Hava Yolları’nda bile çeşitli havayollarındankiralanan uçaklar bulunuyor. Ama yolculara ve kamuoyuna karşı bu uçakların herşeyinden THY sorumludur. Birincisi, bu kazada böylesine tuhaf savunmataktikleri uygulanıyor.


İkinci hususise; uçağın düşmesiyle uzak-yakın ilgisi olmayan, seyrüseferini etkilemeyencihazlar üzerinden yürütülen tartışmayla şirket sahiplerinin, yöneticilerininalakasız bağlantılarla suçlanması. Üstelik bu cihazların durumuyla alakalı dailgili otoritelerden raporlar alınmamasına rağmen. THY Amsterdam kazasındaolduğu gibi uçağın bu hadiseyi yaşamasına sebep olan bir cihazın arızalıolmasından şirket tepe yönetimi nasıl sorumlu tutulabilir?  THY Amsterdam kazasına sebep olarak,raporlarda, “uçak üzerindeki iki yükseklik göstergesinin farklı değerler göstermesi”yer aldı.


Kazanın, yaklaşma esnasında otopilotun (autopilot) bu yükseklik farklılığından dolayı yanlış şekilde uçağın hızını otomatik güç verme/kesmesistemi (autothrottle) vasıtasıyla kesmiş olması ve pilotların bu durumu geç fark ederek zamanında müdahale edememesinden kaynaklandığı biliniyor. Peki bukaza sebebiyle THY Genel Müdürü Temel Kotil veya diğer yetkililerin suçlandığını duydunuz mu? Veya dünyada böyle bir şey söz konusu mu? Örneği varmı?

 

KAZAYI AYDINLATMAK İÇİN UZMANIMIZ YOK!


Ancak Isparta kazasında uçağın düşmesiyle alakası olmayan vekaza anında çalışıp/çalışmadığı tartışmalı olan aletlerden (cockpit voicerecorder) hareketle, yani kolay yoldan birilerine ceza kesilmek isteniyor.Adalette böyle bir yaklaşım, ne derece doğru tecelli edebilir?  Mahkeme heyeti ve avukatlar, galiba gelişmiş ülkelerdeki uçak kazalarının nasıl araştırıldığını, sorumluluğu olanların nasıltespit edildiğini hiç merak edip araştırmamışlar. Uçakta tüm yetkilerin kime ait olduğunu mutlaka bu süreçte öğrenmişlerdir. Uçuşa mani hallerde (havadurumu vs.), uçağın teknik problemlerinde, eksikliklerin ne anlama geldiğiniuçağı kumanda eden pilotlardan daha iyi bilecek kimse olmadığı gibi kabinde onlardan daha yetkilisi de söz konusu değil. Dolayısıyla uçuşta yetki de,sorumluluk da kaptanlarındır. Uçağa, şirket yönetimine, lisanslara yönelik aksaklıkların adresi ise Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’dür. Mesela bu uçağın kiralanmasında, bu makamın kurallarına aykırı olmasına rağmen her şey alt üst edilerek kiralamaya onay verilmiştir. Ama bu işlerin uçağın düşmesiyle, kazayla nasıl bir ilgisi olabilir?


7 YILDIR YANLIŞ YOLDA


Yukarıda saydığım sebeplerden Isparta’da yaşanan uçakkazasının üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen, adli makamlardaki tartışmalar,suçlu bulma çalışmaları sükûnete ermiş değil. Türkiye şartlarında hem bu durumn ormal, hem de yanlış bir şekilde sürdürülen tartışmalar. Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter 25 Mart 2009’da düştüğünden bu yana ne doğru düzgün bir kaza kırım çalışması yapıldı, ne de üretilen senaryoların önüne geçebilecek kesin bulgularla mehkemeden netice alınabildi.


Dolayısıyla özellikle Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün kazaların aydınlatılmasıyla ilgili ciddi yapılanmaya gitmesigerekir.  İyi bir kaza kırım heyetiniz,uzmanlarınız yoksa, üniversitelerin el yordamıyla yaptığı bilirkişi raporlarıyla bu kazalar aydınlatılamaz. Nitekim uçağın yaptığı kazayla hiç alakası olmayan bir cihaz üzerinde yapılan yarım yamalak bir araştırmayla insanlar suçlanmaya çalışılıyor. “Kamu vicdanı Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter 25 Mart 2009’da düştüğünden bu yana nedoğru düzgün bir kaza kırım çalışması yapıldı, ne de üretilen senaryoları nönüne geçebilecek kesin bulgularla mehkemeden netice alınabildi. Dolayısıylaözellikle Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün kazaların aydınlatılmasıyla ilgili ciddi yapılanmaya gitmesi gerekir. İyi bir kaza kırım heyetiniz, uzmanlarınız yoksa, üniversitelerin elyordamıyla yaptığı bilirkişi raporlarıyla bu kazalar aydınlatılamaz. Nitekim uçağın yaptığı kazayla hiç alakası olmayan bir cihaz üzerinde yapılan yarımyamalak bir araştırmayla insanlar suçlanmaya çalışılıyor. “Kamu vicdan rahatlatılsın”diye, dünyadaki havacılık kazalarının nasıl aydınlatıldığını bilmeyen bir avuç avukatın keyfi için hukuk çiğnenmemeli. Bu tuhaf yargılama benim de vicdanıma dokunduğu için uyarmak istedim.

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

DİĞER HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR